Öne Çıkan Klasik Anarşizm kitaplarını, öne çıkan Klasik Anarşizm sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Klasik Anarşizm yazarlarını, öne çıkan Klasik Anarşizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her defasında hükümdarın bizim hük-
medenimiz olduğu hatırlatılır ve "politik görevlerimizin (bütün görevlerin en önemlisi) özü bağlılıktır; krala karşı dürüst ve sadık olmak, aslında nefret etmemiz gereken bir insana hürmet etmek ve itaat etmektir; yani utancımızı gurura çevirmek ve kavrayışımızın teslimiyetinden onur duymaktır. "
İnsanlar birbirlerini düşman olarak görmedikleri zaman, buna paralel olarak, toplumsal ilişkilerin karşılıklı bağımlılığının temel çıkarlarını ne kadar ayrılamaz kıldığının farkına varacaklardır. Bu yüzden Kropotkin'in önerisi şudur: "Her şeyi herinsanın kendi çıkarının diğerlerinin çıkarlarına bağlı olduğunu görebileceği biçimde düzenlersek, insanın kötücül hırslarından artık korkmanıza gerek kalmaz." Bakunin de benzer olarak
"bütün ihtiyaçları gerçekten dayanışmacı bir biçimde" karşılamamızı önerir; "İnsan kendi insanlığı, kendi ahlakı ve kendi kişisel özgürlüğü için bütün insanların insanlığını, ahlaklılığını ve özgürlüğünü istemelidir."
Bakunin bir yerde, devrimin insanlardan çok "şeylere ve ilişkilere" karşı yapılacağı
üzerinde durur: "Burjuvazinin değer verdiği her şey: Mülkiyet, sermaye, endüstri, ticaret", ve tabii ki Devlet'in bütün baskıcı ve hileci mekanizması. Kropotkin alaycı bir şekilde yemek masalarının üzerindeki tabakları kırmaktan ve daha ciddi bir şekilde "ıslahevlerini ve hapishaneleri, şehirleri gözetleyen kaleleri ve hastalıklı havasını çok uzun süredir soluduğunuz gecekonduları" yok etmekten bahseder.İnsanların belli bir miktar acı çekmeleri, kabul edilmelidir ki kaçınılmazdır. "Devrimler çocuk oyuncağı değildir" diye yazar Bakunin. "Devrim savaş demektir ve bu da insanların ve şeylerin yok olması anlamına gelir."
Kropotkin "savaşın kurban isteyeceğini" kabul eder. Fakat yeniden düzenleme için insanlara yönelik şiddet en az gereklilik
düzeyinde tutulmalıdır. Şüphesiz önceki baskıcılar ve sömürücüler insanların intikamına katlanmak zorundadır ama bu, yalnızca "doğal bir gerçek"tir, ahlaksal olarak arzulanabilir ya da ayıplanabilir bir gerçek değildir.
"İradesinin hâkimiyetini yöneten nedenleri sorgulamaya başladığı
anda insan başkaldırır. Artık kral emrettiği için değil, emirlerin bilgeliğini gösterdiği için itaat ederse, bundan sonra hiçbir otorite tanımayacağı ve kendi kendinin kralı haline geleceği söylenebilir." Proudhon
Hükmeden otoritenin içlerine yerleştiği insanların oluşturduğu büyük topluluk, bu otoriteyi ne temsil edebilir ne de bundan vazgeçebilir. Bu otoritenin özü genel iradedir; ve irade temsil edilemez."
"İnsanın içindeki hayvan asla tamamen yok edilemez ya da
yenilgiye uğratılamaz; fakat aklın ve ahlaksal iradenin devamlı
yenilenen gücü tarafından kontrol altında tutulmalıdır." Proudhon
Onun "insanın ahlaksal ilerlemesi bir dereceye kadar düşünsel ilerlemesine ayak uyduracaktır" şeklindeki beklentisi makuldür.
Fakat maalesef ilerleme, olması gerekenden epey bir yavaş gerçekleşir. Bunun sebebi kusurlu insan kurumları tarafından engellenmesidir ve bunların en güçlüsü hükümettir. Hükümetin "insanoğlunun kötülüklerinin tek daimi kaynağı" olduğunu öğreten Rousseau değil Godwin'dir.
Tolstoy 1862'de Proudhon ile karşılaşır; daha önceden, 1857'de, Mülkiyet Nedir?'i okumuştur. Açık olan Hıristiyan temelleri dışında, Tolstoy'un zenginlik eşitsizliği konusundaki görüşleri Proudhon'unkilerle hemen hemen aynıdır...