Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kök Tengri'nin Çocukları

Ahmet Taşağıl

Kök Tengri'nin Çocukları Sözleri ve Alıntıları

Kök Tengri'nin Çocukları sözleri ve alıntılarını, Kök Tengri'nin Çocukları kitap alıntılarını, Kök Tengri'nin Çocukları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gök Türk Devleti'nde savaşırken ölmek büyük bir şerefti, hasta yatağında ölmek istenmezdi.
Sayfa 185Kitabı okudu
Bazı efsaneler cidden efsane :D
Rivayete göre, Hun hükümdarının çok güzel iki kızı vardı. Onlara kutsal oldukları gözle bakılıyordu. Hükümdar "Ben bu kızları normal herhangi bir insana veremem, onları Göğe (Tanrı) vereceğim." dedi. Bu sebepten merkezinin dışındaki insan ayağının basmadığı bir yere kule gibi bir bina yaptırıp "Göğün kendisi gelip alsın." diye dilekte bulunarak iki kızını oraya yerleştirdi. Aradan üç yıl geçtiğinde kızların anası onları geri getirmek istedi. Hükümdar "olmaz, hâlâ vakti gelmedi," dedi. Bundan bir yıl daha geçtikten sonra, yaşlı bir kurt gelip kule-evin altına in kazdı ve gece gündüz uludu. Bunu gören küçük kız: "Bizi babamız, Gök'e vermek için buraya yerleştirdi. Şimdi buraya bir kurt geldi. Belki onun gelişi bir iyiliğin işareti olmalıdır" diyerek evden çıkıp kurdun yanına gitmek istedi. Ablası "bu hayvan, ona varıp, ata-anamızı küçük düşürme," diye karşı çıktı. Onu dinlemeyen kız kardeşi kurda vardı. Onunla evlenip bir oğlan doğurdu. Bu oğuldan gelen torunlar çoğalarak kendilerine bir devlet kurdular. Bu sebepten onların insanları uluyan kurt gibi konuşurlar.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Ölen babaların amcaların, erkek kardeşlerin eşleriyle evlenme (leviratüs) vardı. Bu şekilde, ortada kalan eşlerin zor duruma düşmeleri önlenirdi. Bir başka ifade ile ailenin bütünlüğü korunmaya çalışılırdı. Dışarıdan evlenme (egzogami) vardı.
Sayfa 185Kitabı okudu
Masmavi gökyüzünün örttüğü Avrasya'da Türkler sayısız maceralar yaşadılar. Ekonomik ve siyasi sebeplerden dolayı bilinmeyen ufuklara doğru göç etmek onların önemli özelliklerinden biri idi. Zorlandıkları anlarda sığındıkları “Gök" idi. Yani her zaman uçsuz bucaksız Mavi Gök'ün altında yaşamışlardır.
Ok ve yay bir av aleti olarak eski çağlarda bütün topluluklarda görülmesine rağmen Hunlar, onu çok etkili bir savaş aleti hâline getirmişlerdi. Özellikle yayı, hızla koşan bir at üzerinde etkili bir savaş aracı olarak kullanmak suretiyle uzak savaş usulünü savaş taktikleri sisteminde yenilik getirmişlerdir. Miğfer giyen, kendileri ve savaş atları için zırh kullanan Hunlar, at sayesinde süratli manevra kabiliyetine sahip oldukları için uzaktan savaşı tercih ederlerdi. Çeşitli yayları vardı. Bunlardan gerilmesi en güç, fakat vuruculuğu en fazla olanı, tersine gerilmek suretiyle kullanılan çift kavisli yaylardı. Oklar da çeşitli idi. Bunlar arasında ilk defa Mo-tu zamanında yapıldığı kullanıldığı bildirilen ıslıklı (veya vızıldayan oklar) en korkunç olanı idi. Hunlar doludizgin giden at üzerinde dört tarafa ok atmakta usta idiler. Düz, yivli veya çengelli temrenler (ok uçları) kullanan ve iyi kement atmasını bilen Hunlar, yakın muharebede kargı, mızrak, süngü, kalkan ve kılıç kullanırlardı. Birliklerine göre değişen şekillerde flamalar taşırlardı.
Bilindiği gibi Gök-Türk Devleti'nin asıl adı Türk Devleti'dir. Türk adı resmi devlet adı olarak kullanıldığı gibi örgütlenme ve sosyal sistem açısından kendisinden öncekilerin somut bir devamı ve sonraki bütün Türk devletlerinin özeti gibidir. Avrasya coğrafyasında kurulmuş olan bütün irili ufaklı tüm Türk devletlerinde Gök-Türk tarihinin izleri bulunur.
Reklam
Hunlarda hükümdarların birden fazla kadınla evlenme adeti bulunduğu anlaşılıyordu. Fakat, toplumun diğer erkekleri tek kadınla evlenirdi. Bir başka önemli nokta baba öldüğünde dul kalan üvey anne ya da yenge ile evlenme adetidir. Aslında bu daha çok baba ölünce başsız kalan aileyi bir çatı altında toplama geleneğidir. Sağ kalan eşin eski soyuna dönerek mal hissesini birlikte götürmesi ve böylece iş gücünün de eksilmesi önlenmek istenmiştir. Diğer taraftan dul kalan kadınların bu sayede korunmasız bırakılmamış olması da unutulmamalıdır. Hunlarda kabile dışından kişilerle evlenildiğini, bir tür egzogaminin bulunduğunu biliyoruz. Yani akraba evliliği geleneği yoktu.
Orta Asya'da Gök Türk hakimiyetinin sona ermesiyle doğan siyasi boşluktan faydalanarak kendi devletlerini kuran Uygurlar, aslında Töles boylarının arasında hatta daha öncesinde Kaoch'e (Kanglı) boylarının arasında bir kabile olarak görünmektedirler. 603 yılını takiben Gök Türklere karşı isyan eden Töles boylarının arasında da adlarından bahsedilir.
Sayfa 197Kitabı okudu
Özellikle kendilerine elverişli alanlarda hayvancılıkla uğraşarak (bozkır ekonomisi) hayatlarını sürdürürken kendi aralarında siyasi birlikler oluşturdular. Bu siyasi birliklerin bazıları imparatorluk seviyesine yükseldiler. Asya Hun İmparatorluğu bu alanda ilk örnektir.
Gök Tanrı yanında yıldızlara güneşe ve aya da saygı gösterilirdi. Milattan sonraki asırlarda Kuzey Çin'de devlet kuran Hunlar zaman içinde Budizm'e girmişlerdir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.