Kitabımız 27 birbirinden bağımsız hikayeden oluşuyor ve kitap ismini yine bu
hikayelerden birinin başlığından alıyor.
Azerbaycan doğumlu olan yazarımız yine doğal olarak kendi kültüründen hikayeler
sunuyor bizlere. Açıkçası okumuş olduğum hikayeler belki de Türkiye Türkçesine çevrilmiş
olduğundan dolayıdır bilmem, oldukça sade bir anlatımla çıkıyor karşımıza. Daha evvelden de
dediğim gibi hikayelerin birbirinden bağımsız olması ve de aynı zamanda oldukça yalın olması
bana okumak üzerine pek bir tat vermedi. Dolayısıyla kitap akıcılık yönünden beklentilerimi
maalesef karşılamadı. Hikayelerden fikir veya çıkarım elde etmek konusuna değinecek
olursak da, şüphesiz şahsi kanaatim olarak yine zayıf kaldığını söyleyebilirim.
Neden okunmalı kısmına gelecek olursak; sade, belli bir sonuç beklemeden, adeta her
bir hikayede günlük sıradan bir kişinin ‘hissettikleri ve duyguları’ değil de stabil yaşantısını
gördüğümüz bir kitapsa okunmak istenen, işte o vakit rahat bir şekilde okunabilir Kör
Seyirciler…
‘’…Kızın sesinde gencin bir daha geri dönmeyeceğinin havası hakimdi.
Küçük ve dar sinema salonu aniden ışığa gömüldü. Film kopmuştu. Sinemanın karanlık
dünyasına alışmış yabancı yüzler dönüp birbirine dikildi. Işıktan kaçıp saklanmaya çalışan bu
yabancı yüzlerde karanlık özlemi ile sağa sola koşturan yarasanın endişesi hakimdi. Yalnızca
bir kişi kapkara güneş gözlüklü seyirci kımıldanmadı. Sessiz sedasız oturmuş karanlıklar
dünyasının dehlizine bakıyordu.’’