Reddedilmenin uyandırabileceği utanç, kendinden nefret etme, depresyon, kaygı ve hiddet duygularında bizi koruyacak bir zırha bürünmeyi hepimiz isteyebiliriz. Reddedilmenin acısına karşı hiçbirimizin bağışıklığı yoktur, ama olgunluğumuz ve özdeğerimiz ne kadar güçlenirse, reddedilmeyi üstümüze alınma olasılığımız o kadar azalır. Reddedilmenin varlığımıza yönelik bir suçlama değil de, Kendimizi ortaya atarsak hepimizin tekrar tekrar yüzleşmek zorunda kalacağı bir deneyim olduğunu kabullendiğimizde, reddedilmeye katlanmak kolaylaşır. Reddedilmekten kaçınmanın garantili yolu bir köşede sessizce oturmak ve hiç risk almamaktır. Cesaretle yaşamayı seçersek, reddedilme deneyimleri yaşar ve daha fazlası için boy göstermek üzere ayakta kalırız.
Hepimiz hayal ettiğimiz, dilediğimiz ya da hak ettiğimize emin olduğumuz hayatı değil, sahip olduğumuz hayatı yaşamak gibi zorlu bir işle karşı karşıyayız.
Kendi içimizi başkalarının dışıyla karşılaştırdığımız ve kendi en kötü halimizi bilirken başkalarının acılarını, kırılganlıklarını ve hüzünlerini asla tam olarak bilmediğimiz için, yetersiz kalmak kolaydır.
Saplantılı bir biçimde geçmişi aklınızda evirip çevirerek pişmanlık duyduğunuzda ve gelecek için endişelendiğinizde, kaygı sizi oyuna getirip “şimdi”den uzaklaştırır.
Kaygı sizi pençesine aldığında, bedeninizden çıkıp başka bir yerde olmak -o korkunç duygudan kaçmak için ne gerekiyorsa yapmak- istersiniz. Ne yazık ki, gidecek hiçbir yer yoktur. Binayı boşaltamazsınız.
Kaygı genellikle zalim bir düzenbazdır. Dikkat etmeniz için size işaret verir, ama aynı zamanda beyninizi pelteleştirir, odağınızı daraltıp katılaştırır ve asıl meseleleri gözden saklar. Saplantılı bir biçimde geçmişi aklınızda evirip çevirerek pişmanlık duyduğunuzda ve gelecek için endişelendiğinizde, kaygı sizi oyuna getirip "şimdi"den uzaklaştırır. Yetkinliğinizi ve sevgi, yaratıcılık ve mutluluk kapasitenizi kaybettirir. Sizi olduğunuzdan aşağı ve küçük olduğunuza inandırır. Kaygı, diğer her şeyin dayandığı temeller olan özdeğer ve özsaygınıza müdahale eder.
Terapist David Reynolds şöyle der: “İnsanlar size uçaktan korktukları için uçağa bilmediklerini söylediklerinde onlara inanmayın. Uçağa binmezler, çünkü uçak bileti alamazlar.”