Harmankaya Tekfuru Mihail Koses, Şeyh Edebali damadı olan Dursun Fakı'nın deyimiyle Köse Mihal...
Kayıların Beyi Kara Osman ile bir arbede sırasında karşı karşıya ,kılıç kılıca kalmıştır..Osman Bey'in kendine yaklaşımı ve "Sen kıyılacak biri değilsin " sözü içinde uçsuz bucaksız bir saygı ve derin sevginin doğmasına sebep olmuştur.
Her fırsatını bulduğunda Kara Osman' ın liderliğini ve halkına yaklaşımını takip etmiştir, tanık olduğu durumlar ardından kendisine olan hayranlığı daha da artmıştır.
Gördüğü bir rüyanın ardından bir süre müslüman olduğunu gizlemiş ve sonrasında Osman Bey huzurunda gördüğü rüyayı anlatıp müslüman olduğunu bildirmiştir.
Osmanlı tarihinde Köse Mihal adıyla meşhur olan ve İslam' ı kabul ettikten sonra "Abdullah" ismini alan kahraman, oğulları ve torunları ile Osmanlı Devletine uzun yıllar hizmet etmiştir.Aile mensupları 17.yüzyıla kadar, Rumeli' de Sancak Beyi olarak akıncı kumandanlığı yapmıştır.
Kıymetli yazarımızın kaleminden bu güzel eserinide severek okudum bitirdim. Okurun kalbine ılık ılık akseden cümleler eşliğinde tarih kokulu bir eser okumak isteyen dostlarıma okumaları için içtenlikle tavsiyemdir
Dünya durulup, beklenecek bir yer değildi! Hep düşünmeli, yürümeli, konuşmalıydı. El uzatıp koparmaz isen, başkaları koparır, sen almazsan başkaları alırdı.
"Dünya durulup, beklenecek bir yer değildi! Hep düşünmeli, yürümeli, konuşmalıydı. El uzatıp koparmaz isen, başkaları koparır, sen almazsan başkaları alırdı. Vurmayan vurulur, öldürmeyen öldürülürdü."
Doğan ölür, konan göçer, gelen gider elbet. Her yolun sonu vardır, sonsuzluğun başında. Kim bilir nerde, ne vakit, kaç yaşında biz de göçeriz bu yurttan, ebedi yurda? Meram, dosta kavuşmak ya, acaba vuslat mümkün müdür?
Görüyordu ki onlar, kanadı kırılmış leyleklerin bile imdadına koşmaya çalışmakta, kendi dindaşları olmadığı halde hasta ve yoksul Hıristiyanlara kucak açmaktaydılar. Evlerine misafir olunduğunda sofralar kuruyor, ellerinde ne var ne yoksa paylaşmaktan çekinmiyorlardı. Alınları ak, yürekleri pak kimselerdi çoğu.
Gerçek şuydu ki, Ertuğrul oğulları kendilerine haksızlık yapılmadığı sürece kimsenin mal ve mülküne el uzatmaz, hiçbir yerde karışıklığa meydan vermek istemezdi.