Hekimlerin ve feylesofların üstadı, dâhî - i meşhur İbn - i Sina, bir sözünde şöyle demiştir: " İlm - i Tıbb'ı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört - beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemek üstüne yemek yemektir. " @vida_huseyin_suleymanoglu
İnsan, Allah'ın(cc) en güzel yaratılış sırrına mazhar olarak yaratılan bir mahluktur. Bunun için insanın kendini tanıması en önemli meselelerin başında gelir. Zaten bu, insanın Rabbine giden yolların en büyüklerindendir. Bunun için "Nefsini bilen Rabbini bilir" buyurulmuştur. @vida_huseyin_suleymanoglu
İnsanlar, bitkileri, meyve ve sebzeleri tüketerek hayatlarını sürdürebilecek enerjiyi elde ederler. Bu nimetlerin insan için özel olarak tasarlandığı görülmektedir. Çevremize, yediklerimize bakarak düşünelim: Bütün bu nimetler acaba kendiliğinden mi insanların hizmetine girmiştir? Düşünen akıl sahipleri için bunda nice ibretler saklı değil mi? @vida_huseyin_suleymanoglu
Bir Hadis-i Şeriflerinde Peygamberimiz(sav) buyururlar ki: "Aziz ve Celil olan Allah, dermanını vermediği hiçbir hastalığı yaratmamıştır." ( Buhari ) @vida_huseyin_suleymanoglu
Her insanın ilk ve en birinci vazifesi, kendini keşfedip tanıması ve bu sayede aydınlanan mahiyet adesesiyle dönüp Rabbi'ne yönelmesidir. Kendi mahiyetini tanıyıp bilmeyen ve Yüce Yaratıcısıyla münasibet kuramayan bahtsızlar, sırtlarında nasıl bir hazine taşıdıklarını bilemeyen hamallar gibi bu dünyadan geçer giderler. @vida_huseyin_suleymanoglu