Saçını başını düzeltmek için bile insana ayna lazımken çok daha önemli olan manevi dünyamızı bizlere yansıtan ayinelerden uzak olmak, ham ve güdük kalmaktır. Allah Teâlâ bizleri zikir ve şükür makamından ayırmasın.
Haset, kıskançlıktır ama kendisine verilene kanaat etmemenin yanında, başkalarında gördüğü güzellik ve nimetleri onlara yakıştıramamak hatta bunlardan mahrum olmalarını istemek demektir. Bundan dolayıdır ki bu bozuk düşünce ve itikat, haset eden ve edilenle sınırlı kalmaz. Çünkü hadiseye konu olan kişilerin haricinde bir de nimeti veren zat Allah Teâlâ, hasetçi tarafından göz ardı edilmektedir. Haset Allah Teâlâ'nın yapmış olduğu taksimata itiraz etmek, bunu kabullenmemek olduğundan kişinin imanını sakatlar.
Kişi nezleyken bile sevdiği yemeğin tadını alamaz. Nefsin küçük görülen bir hastalığı da acaba manevi rızkın feyzini ve kokusunu almamıza mani olmaz mı?