Aşk denilen o büyülü, o reziil, o soylu, o kahraman, o korkak duygu utançtan kıpkırmızı olmuş bir yüzle çalar kapımızı. Aklımız, yüreğimiz, birine takılır kalır. Bu kez yaşamın merkezine onu koyar, her davranışın her duygunun, her düşüncenin anlamını onda ararız. Kendimizi onun gözlerinde izleyip bir benzerimizi bulduğumuzu sanarak dünyanın en güzel, en olmayacak, en aptal düşünü kurarız. Artık mutlu olduğumuzu sanarız.