"Bu havada gidilmez,"
"Yağmur yağmasa, hava iyi olsa, aydınlık olsa, güneş çıksa gidebilir miydim yani?"
"Güneşli günde de gidilmez, aslında hiç gidilmez."
"Birini evin yaparsan, evinin ayakları olur; yürüyüp gidebilir senden, geçebilir belki üzerinden... Birini evin yaparsan, o ev yeterince büyük bir depremde yıkılabilir; altında kalırsın."
"Varis mi yanındaki? Onu da getir yanında."
"Oldu hanımefendi. İki kilo baklava siparişi veriyor sanki."
"Ada da benimle geliyor eve."
"Sizin eve buradan mı dönülüyordu Milas?"
''Akışına bıraktığınız hayatınız, elinize konulan pimi çekilmiş bir bombaya dönüştüğünde “Geriye dönebilsem yine aynı yollarda geçer miydim?” diye soruyorsunuz kendinize. Yere düşerken, çıplak dizlerinizin üzerine; kanayabildiğinizi, yine kanarsanız nasıl tedavi edeceğinizi öğrendiniz. Takıldığınız taşı görmeyi öğrendiniz, aşağı bakmayı öğrendiniz, temkinli olmayı öğrendiniz. Buna tecrübe diyorlar.
Hayat zor yoldan öğretiyor. Hep zor yolu seçti. Hep seçecek.''