Çok heyecanlı, oldukça planlı, olaylı ve ne oldu ne olacak, diye ayak üstünde beklenerek okunan bir kitaptı. Seri zaten tamamen öyle, o kadar şeyler oluyor ki, bizimkilerin zekâsına imrenirken her an bir şey olacak kaygısıyla kitabı okuyup bitiriyoruz. Bazen sonuna kadar savaşıyorlar bazense bir sonraki aşamaya kadar mağlup kalıyorlar. Jess, gerçekten her açıdan bizimkilerin her şeyi ama kitabın sonuna doğru keşke böyle hareket etmeseydi, dedim. Seride herkes zaman zaman şaşırtıyor ama Dario, bu kitap beni çok şaşırttı. Bazı anlar geliyor her bir karaktere ayrı ayrı üzülüyor insan. Bir iki kişinin ailesi hariç, diğerleri tam anlamıyla mide bulandırıcı. Anlayacağınız duygu olarak da bol geçişli bir kitaptı, hem karakterler için hem de bizim için.
Gelelim konumuza: Jess ve arkadaşları zorbalıkla Yakıcıların yerleşim yerine geçiş yapmışken, orada hayatta kalmaya çalışıyor ve kütüphaneye karşı büyük bir silah olan matbaa makinesini yapmak zorunda kalıyorlar. Hayatta kalmak için ek planlar, kendince her bir parçayı bu uğurda ortaya koyarak sınırları zorluyorlar. Sonrası kızılca kıyamet ve bir sürü yalan... Asla dur durak yok, dinlenme lüksü yok, en yakınlarının yanında bile güvende değilsin. Peki herkesi kurtarmak için en yakınlarına bile ihanet edebilir misin?