Aşka inanmayan insanların tek eksiği, doğru kişiyi bulamamış olmasıdır. Karşımıza çıkan her insanla bir şeyler yaşamaya çalışıyoruz ve işler bizim istediğimiz gibi gitmeyince de kendimizi aşık olamıyormuş gibi hissediyoruz.
Bazen gerçekten Ege'yi Arat'la kıyaslamadan edemiyordum. Neden sanki mantığımla hareket edemiyorum ki? Kalbim Arat diye bas bas bağırırken mahtığım, saçmalama tabi ki Ege diyordu. Ama kalbim her defasında mantığıma okkalı bir tokat atıp Kes sesini! Benim dediğim olacak! diye direttiği için mantığım doberman görmüş fino köpeği gibi kaçacak delik arıyordu.
"Aşka inanmayan insanların tek eksiği, doğru kişiyi bulamamış olmasıdır. Karşımıza çıkan her insanla bir şeyler yaşamaya çalışıyoruz ve işler bizim istediğimiz gibi gitmeyince de kendimizi aşık olamıyormuş gibi hissediyoruz."
"Çalmayacak mısın?"
"Ne çalacağız?"
Önündeki notaları karıştırıp seçtiği kağıdı bana uzattı.
"Romeo ve Juliet."
Seçtiği parçanın ismini okuduktan sonra tebessüm etmekten kendimi alıkoyamadım. "Ben bunu ezbere biliyorum zaten. Notaya ihtiyacım yok."Başlayalım o zaman."
"Notayı almayacak mısın?"
"İhtiyacım yok. Ben zaten sana her baktığımda bu şarkıyı içimde yaşıyorum."
“Aşka inanmayan insanların tek eksiği, doğru kişiyi bulamamış olmasıdır. Karşımıza çıkan her insanla bir şeyler yaşamaya çalışıyoruz ve işler bizim istediğimiz gibi gitmeyince de kendimizi aşık olamıyormuş gibi hissediyoruz.”
Benim içimdeki bu duygular, ne zaman Anka misali küllerinden yeniden doğsa Arat’ın yaktığı ateşle birlikte o berbat yanma gününü yaşamak zorunda mıydı?
Arat kollarını bana doğru uzatırken kısa bir zaman dilimi içinde yüzümü avuçlarının arasına alıp şefkatle gözlerimin içine baktı.
“Sana bir şey olmasına asla izin vermem. Sadece bunu bil ve bize güven.”