Konakta tatlı heyecanlar vardır. Zilanın yeni doğmuş çocuğu ile mutluluğu, Bermalin gebeliği ,Serhad ın aşık olması derken Dicle nin konağa gelin olarak gelmesi ile bütün dengeler bozulur.
Babalarının vasiyetini yerine getirmek isteyen Botan ın Dr. Dilek e kör kütük aşık olduğu halde kuzeni Dicle ile evlenir. Dicle kötü niyetli, dedikodu yapan, geçmişte de konağı karıştırmış biri olduğu için kimse Dicle nin konağa gelin gelmesini istemez.Ama olan olur, Dicle konağa gelir ve daha ilk ayından konağı birbirine katar.Eltileri birbirine düşürür, gelin görümcenin arası bozulur ve Beritan a atılan iftira ile Dicle artık yolun sonuna gelmiştir. Beritan Dickeyi ölesiye döver ve artık Dicle nin konaktan gitme, boşanma hükmü verilir. Eski mutlulukları konağa geri döner.
Ezo nun aniden başlayan bulantıları döngüsünün gecikmesi ile artık umudunun kalmadığı gebelik hayalleri kurmaya başlar ve hastaneye giderken tahlil verir ve mide gribi olduğunu gebe olmadığını öğrenir, aynı gün de Beritan ikinci çocuğu için gebelik testi yapmıştır ve hamiledir. Şervan Ezo yu teselli ederken, Beritanın gebeliğini öğrenir, sevinmez ve yıkılır. Bir kadını yıkan haber diğer kadını mutlu eder. İki kadına yetmeye çalışan konağın ağası Şervan konağın bütün derdiyle sıkıntısıyla ilgilenirken kendi derdine çare bulamaz.
Kuma IIIŞehnaz Haşimoğlu · Dokuz Yayınları · 2018466 okunma
Sevgi bir kelamla sınırlandırılmayacak kadar çok anlama sahipti. Sevgi emeğin barındırdığı, huzura ve mutluluğu bürünmüş, aile bağının temel taşı olmuş bir bütünlüktü. Sevgi bölünemezdi. Amma velakin iki kadına bölünen bir hayat vardı.
Serinin son kitabı. Su gibi akıp gitti. Gerçekten hâlâ böyle şeyler var mı bilmiyorum ama umarım yoktur. Ben okurken çok kötü oldum, yaşayanları düşünemiyorum...
Ezo da Beritan da harika insanlar. İkisini de çok sevdim. Leya ile ilgili de birkaç bölüm okumak isterdim..
Siz de onların hikâyesini okumak isterseniz şimdiden iyi okumalar dilerim. :)
Kuma IIIŞehnaz Haşimoğlu · Dokuz Yayınları · 2018466 okunma
Bu dünya kalp kırmak için yaratılmamıştı. Yaradan kalpleri kırmayın emrini vermişti. Zaman çabuk geçiyordu, vakit dardı. Bugün olan yarın olmuyordu. Bu hayatta kalp kırıklığıyla ebediyete uğurladığın insanın pişmanlığından daha keskin bir azap yoktu.