Tuhaftır, düşünecek onca şey varken, Polina'ya olan duygularımın analizine dalmıştım. Tamam, yol boyunca onu deli gibi özlememe, hatta bir kere rüyamda bile görmeme rağmen, burada olmadığım iki hafta döneceğim günden çok daha rahat geçmişti. Trende (İsviçre'deydim) uyuyakalmış ve herhalde rüyamda Polina'yla konuşmuş olacağım ki, kompartımandaki herkesi kendime güldürmüşüm. İşte şimdi de kendime aynı soruyu soruyordum: Onu seviyor muyum? Ve bir kez daha bu soruya cevap vermeye cesaret edemedim; daha doğrusu belki de yüzüncü kez ondan nefret ettiğimi tekrarladım kendi kendime. Evet ondan nefret ediyordum. Sırf onu boğabilmek için ömrümün yarısını vereceğim anlar (tam olarak sohbetlerimizin sonunda) oluyordu! Yemin ederim ki, sivri bir bıçağı yavaş yavaş göğsüne sokacak fırsatı bulsam, herhalde büyük bir zevkle yapışırdım yakasına. Bu arada kutsal olan her şey üzerine yemin ederim ki, Schlangenberg'de o mesirede "Atlayın aşağıya," deseydi kendimi büyük bir zevkle boşluğa bırakırdım. Buna eminim. Öyle veya böyle bu iş hallolmalıydı. O da bütün bunları çok iyi biliyordu; benim için erişilmez oluşundan, ona dair tüm hayallerimin imkânsızlığı düşüncesinden de muazzam bir keyif aldığı na kalıbımı basarım; aksi takdirde onun gibi temkinli ve akıllı bir kadın bana karşı bu kadar samimi, açık davranır mıydı?
Polina bir kahkaha attı:
_Son defasında Schlangenberg'de ağzımdan çıkacak tek bir kelimeyle kendinizi baş aşağı atmaya hazır olduğunuzu söylediniz, orası da yaklaşık bin ayak yüksekliğindeydi. Günün birinde sırf sözünüzü tutup tutmayacağınızı görmek için o kelimeyi söyleyeceğim, emin olun sesim bile titremeyecek. Size bu kadar yüz verdiğim için sizden nefret ediyorum; size bu kadar ihtiyacım olduğu için daha da çok nefret ediyorum. Fakat şimdilik size ihtiyacım var... sizi kollamam lazım.
Gerçekten insan en iyi dostunun sefil olduğunu görmekten hoşlanır; dostluğun çoğu da bu sefillik üzerine bina edilir; bu da tüm akıllı insanların bildiği çok eski bir gerçektir.
Her yerde siz varsınız, geri kalanı umrumda değil. Sizi nasıl, neden sevdiğimi bilmiyorum. Yüzünüzün güzel olup olmadığını bile bilmiyorum, düşünebiliyor musunuz? Muhtemelen yüreğiniz kötü, zekanızınsa soylulukla ilgisi yok.
Son zamanlarda eylemlerimi ve düşüncelerimi herhangi bir ahlaki ölçüyle değerlendirmekten neredeyse tiksinir oldum.
Başka bir şey yönlendiriyor beni...