Kur'an-ı Kerim'in Gizli Öğretisi
Ergun CandanEn Eski Kur'an-ı Kerim'in Gizli Öğretisi Gönderileri
En Eski Kur'an-ı Kerim'in Gizli Öğretisi kitaplarını, en eski Kur'an-ı Kerim'in Gizli Öğretisi sözleri ve alıntılarını, en eski Kur'an-ı Kerim'in Gizli Öğretisi yazarlarını, en eski Kur'an-ı Kerim'in Gizli Öğretisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Namazın insanlara farz kılınmasının 3 ana sebebi vardır :
1. Günün belli zamanlarından insanın egosal hırslarından sıyrılmasına zemin hazırlamak, insanın kendi içine dönmesini sağlamak
2. İnsanların konsantrasyon yetisini geliştirmek amacıyla egzersiz vazifesi
3. İnsanın kendisi ve varoluşla ilgili bilgilere ulaşmasını sağlayacak "trans" yani "vecd" durumuna geçebilmesi
Bütün bunlar yapılamıyorsa, yapmak için çaba sarfedilemiyorsa, kılınan namaz büyük oranda boşa gidiyor demektir. Şuursuzca, kalıp şeklinde, görev gibi kılınan namaz gayesine ulaşamaz, bizi öte aleme hazırlayamaz.
Gerçekten güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
Ancak Rabbine yönel ve yalvar.
(İnşirah: 94/1-8)
Ancak Kur'an ayetleri indirildiği sırayla lineer bir şekilde sıralanmamıştır. Bu özelliğinden dolayı Kuran metinlerinin anlaşılması için ayrıca bir çaba gerekir. Belli ki kolayca anlaşılması istenmemiştir.
Fatiha süresinde geçen Malikiyevmiddin sözü, "din gününün sahibi" manasına gelmektedir ama Türkçe'ye "hesap ve ceza gününün sahibi" olarak çevrilmiştir. "Din günü" gibi son derece önemli bir kavram insanlara unutturulmuş, bunun yerine insanların içine korku salacak bir kavram yerleştirilmiştir.
Kıyamet, birçok kez değinmiş olduğumuz gibi yokoluş değil, uyanış günü ya da günlerinin genel adıdır.
Bâtıni İslam öğretisinin önde gelen birçok Sufisi ve birçok İslam tasavvufçusu için bu ayetler tekrar doğuşa işaret etmektedir:
"Allah onu hangi şeyden yarattı? Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi. Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü ve kabre koydu. Sonra dilediği vakit onu diriltir."
(ABASE: 80/18-22)
Hemen belirtelim ki, kulaktan dolma edinilen dini bilgilerimizdeki, Kur'an-ı Kerim'den başka artık insanlara hiçbir bilgi verilmeyecektir anlayışının hiçbir geçerliliği yoktur. Ancak dinsel bir motif ve görünüm altında yeni bir bilgi verilmeyeceği doğrudur. Çünkü dinler devri Hz Muhammed ile birlikte tamamlanmıştır.
O son peygamber ve getirdiği din de dünyanın göreceği son dindir.. Fakat dünyanın göreceği son bilgi değildir..
Biz onlardan önce kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helak ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? (KAF:50/36)
Ezoterik bilgilerde karşımıza çıkan Mu ve Atlantis uygarlıklarının kıtalarının batmadan önce çevre kıtalara yaptıkları göçler, bu ayette "ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar" sözüyle açık bir şekilde dile getirilmiştir.
Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın
(TARIK : 86/4)
Bu dönemin gözden kaçırılan en önemli özelliği, tüm hakikatlerin üstünün ağır bir sembolizm ile örtülmüş olmasıdır. Bu nedenle insanlık binlerce yıldır, gerçeğin apaçık yüzüyle değil, üstü örtülen, kapatılan dış kabuğuyla meşgul olmakta ve bu kabuğu gerçeğin kendisi ile karıştırmaktadır.
O gün kimseye, hiç mi hiç zulmedilmez. Size ancak işlemekte olduğunuz şeylerin karşılığı verilir.
(YASİN :36/54)
(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kuran'ı indirdik.
(YASİN : 36 /70)
Ayette anlatılmak istenen asıl mesele, Kuran'ın öncelikle yaşarken okunması gerekliliğidir. Ölenlerimizin arkasından sevap olsun diye okunması amacıyla indirilmemiştir.
Ancak ilginçtir ki, Kur'an-ı Kerim'i ölenlerin arkasından Arapça okunacak bir kitap haline getirenlerin en çok kullandıkları süre de Yasin Suresi'dir...
Hz Muhammed'in en büyük mücadelelerinden biri Kur'an-ı Kerim'in dışında bir din kaynağının ortaya çıkmasını engellemek olmuştur. Bunun için de kendi sözlerinin yazılmasına müsade etmemiş, kendinden habersiz yazanlara da yazdıklarını imha ettirmiştir.
(Ey insanlar! ) Sizi birbiriniz için imtihanı aracı kıldık. (Bakalım) sabredebilecek misiniz? Rabbin hakkıyla görendir.
(FURKAN :25/20)