Kur'an'da Hz. Peygamber'e Yapılan Uyarılar
Ali Galip GezginKur'an'da Hz. Peygamber'e Yapılan Uyarılar Gönderileri
Kur'an'da Hz. Peygamber'e Yapılan Uyarılar kitaplarını, Kur'an'da Hz. Peygamber'e Yapılan Uyarılar sözleri ve alıntılarını, Kur'an'da Hz. Peygamber'e Yapılan Uyarılar yazarlarını, Kur'an'da Hz. Peygamber'e Yapılan Uyarılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Manuel King, Prespiteryenler'in Theo Theotavnard Kilisesi'nde, Müslümanlık hakkında verdiği bir konferansta, şu sözleri söylemek suretiyle hakkı teslim etmiştir:
"Müslümanların semavî kitabı, Kur'an'dır. Bu kitap, Hz. Muhammed'in sağlığında, Peygamberliği esnasında almış olduğu vahiylerin tümüdür. Kur'ân’ın genellikle Hz. Muhammed tarafından meydana getirildiği iddia edilir. Bu görüşe göre Kur'ân'ı, Teurat ve İncil'den çalmıştır. Benim kanaatim bunun aksinedir.İlham âleminde vahiy denen şey varsa ve ‘vahy' kâmil bir varlığa sahipse, Kur'ân’ın vahiy yoluyla indirilmiş bir kitap olduğunda şüphe yoktur. Hıristiyanlar, Hz. Muhammed'in hak Peygamber olmadığını ve Kur'ân’ın onun eseri olduğunu söylüyorlar. Eğer gerçek böyle olsaydı, Hz. Muhammed nasıl olur da kendini sorumlu tutan (sitem eden) âyetleri söyler, bunları niçin eserinde bırakırdı?”
Sayfa 239Kitabı okudu
Nureddin Sabuni, Ebu Mansur Maturidi'den yaptığı nakilde de belirttiği gibi, peygamberin 'itab edilmeleri, onların risaletlerini tebliğ ederken söyledikleri şeylerde sıdklarına/ doğru oldukları delildir. Çünkü insan fıtratı gereği, kendi ayıbını alenen ortaya koymadığı gibi ; kendisi hakkında kusur ya da eksiklik vehmine yol açacak herhangi bir durumdan da bahsetmez
Sayfa 238Kitabı okudu
Haklı ama :))
Zeyneb, kendisinin nikâhının, inen âyetle, bizzat Allah tarafından kıyıldığını söyleyerek diğer peygamber hanımlarına övünmekte; "Vallahi ben, Allah'ın Elçisi, (s) 'in diğer hanımları gibi değilim. Rasûlullah onları mehr ile aldı, onları velileri evlendirdiler.' Ama beni Allah ve Elçisi evlendirdi. ' Benim hakkımda Müslümanların okuyup durdukları, hiç değişmeyecek Kitap (âyet) indi" demektedir.
Sayfa 237Kitabı okudu
Zulmün hakiki tarifi bir şeyi ait olduğu yere koymamaktır.
Sayfa 133Kitabı okudu
"İsmet" kelimesine verilen bu yanlış atıf nedeniyle kelimenin anlamı "Allah'ın koruması" mânâsından, "hiçbir şekilde hata yapmaz" anlamına doğru bir sapma göstermiştir.
Sayfa 118Kitabı okudu
Cürcânî'ye göre ismet sıfatı :
Güçleri yetmekle birlikte günahlardan uzak olma melekesidir.
Sayfa 116Kitabı okudu
İsmet, peygamberle mahsus bir sıfat olup, günah işleme gücü kendilerinden alınmadığı halde Allâh tarafından, günahlara, halkın gözünden değerlerini düşünecek şeylerden korunmuş olmaları ilahi koruma altına alınmış bulunmaları hâlidir.
Sayfa 116Kitabı okudu
Yûnus 49
Rasûlullâh'ın normal bir insanda bulunan fizyolojik ve biyolojik vasıflara sahip olduğu, Kur'ân'da o kadar belirgindir ki, onun bu özelliğini, vahiy geldiği sırada, unuturum endişesiyle, inmekte olan vahiy henüz kendisine okunup tamamlanmadan, acele ederek tekrarlamağa çalışmasından anlamak da mümkündur. Zira onun beşerî vasfı Kur'ân'da şu uyarılarla zimnen hatırlatılmıştır:
لا تحرك به لسانك لتعجل به ان علينا جمعه وقرانه فاذا قرا ناه فاتبع قرانه ثم ان علينا " Onu hemen okumak için dilini" hareket ettirme. Onu(senin kalbinde) toplamak ve (sana) okumak bize düşer. O halde sana Kur'an'ı okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da bize düşer..”
Sayfa 74Kitabı okudu
Şâyet iddia edildiği gibi, Kur'ân’ı Hz. Peygamber'e öğreten bir Arap idiyse Kur'ân, bütün dünyaya meydan okuyup dururken, Araplar içerisinde böyle bir öğretici olmuş olsaydı, hiç şüphesiz Hz. Peygamber'i hemen yalanlar; “sana öğreten ben değil miyim?"diye sormaz mıydı? Ya da Kur'ân’ın bir başka benzerini yazıp hiç olmazsa el altından dağıtıvermez miydi?
Sayfa 64Kitabı okudu
Kur'an'ın ilahi vahiy mahsûlü olduğunun en önemli göstergelerindem birisi de, Hz. Peygamber'in yaşadığı tarihlerde cereyan eden olaylar karşısında yanlış bir hüküm vermemek için vahyin gelmesini beklemesidir.
Sayfa 47Kitabı okudu
"Esbâb-ı Nüzûl" ile 'tarihsellik' kavramı ilişkisinde özellikle belirtilmesi gereken konu, Ku'ân-ı Kerîm'in soyut bir düşünce veya düşünülmüş biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak, insanın öz niteliğiyle örtüşen bir hidâyet rehberi olduğudur.
Sayfa 33Kitabı okudu