Kişi çoğu zaman bir fikir bulduğunu, bu fikrin kendi keşfi ve ürünü olduğuna inanır; oysa, gerçekte benliğini kamuoyunun, gazetelerin veya devletin yarattığı putlara ya da bir lidere kaptırmış, düşüncesini onlara aktarmıştır.
Avrupa ve Kuzey Amerika'nın tarihi -Hristiyanlık dininin kabul edilmiş olmasına rağmen- zorbalıkların, fetihlerin ve açgözlülüklerin tarihidir. En yüce değerimiz diğerlerinden güçlü olmak, başkalarının boyunduruk altına almak ve onları sömürmek olarak sıralamak mümkündür.
Kendilerine mutlak 'seçilmiş' olduklarına inanan Yahudiler ve mutlak 'kurtulmuş' olduklarına inanan Hristiyanlar (ifrat ve tefrit) arasında orta bir ümmet olarak Müslümanlar...
Dünya ile ahiret arasında diyalektik bir ilişki kurulmuştur; dünya, iktisadi ve ahlaki olarak ahireti belirler ( Dünya, ahiretin tarlasıdır.); ahiret de döner iktisadi ve ahlaki olarak dünyayı belirler.
Faydacılık ve pragmatizmin teorilerini 'insan için'lik, Kant ve Levinas'ın teorilerini 'insan uğrunda'lık, olarak niteleyebiliriz. Burada 'uğrunda'lık ödevi, 'için'lik ise faydayı ifade eder.