Dünyayı patentli bitki ve tohumlarınızla boyunduruğa alıp bizleri köle ettiğinizi ve hepimizi birden cehenneme sürüklediğinizi nihayet fark ettiğinizi söylüyorsunuz yani.
Kaşları çatıldı Kanya’nın. “Paralarıyla nasıl savaşılır bunların? Tüm güçleri para. Kim hatırlar velinimetini? Para, okyanus dalgalarından beter gelip yuttuğunda kim ödevlerini hatırlar? Kabaran sularla değil, parayla savaşıyoruz biz.”
Kalıcı değildi hiçbir şey. Ana öğretisi buydu Buda’nın. Ne kariyer ne herhangi bir kurum ne eş ne bir ağaç… Her şey değişirdi ve değişim, tek gerçekti.
Gibbons küstahça güldü. “Ekosistem insanların denizlere ilk açıldığı gün, Afrika savanalarında ilk ateşi yaktığı gün çöktü. Bizim yaptığımız sadece olanı hızlandırmaktı. Bahsettiğin besin zinciri hatıra artık. Başka bir şey değil. Doğa…” Yüzünü ekşitti. “Doğa, biziz. Her kurcalayışımız, her biyolojik çabamız doğanın ta kendisi… Biz neysek, oyuz ve dünya bize ait. Tanrıları biziz dünyanın. Tek zorluk bütün potansiyelimizi üzerine salmadaki gönülsüzlüğümüz, o kadar.”