Beyaz bir Amerikan askerinin kızılderililer ile olan macerasını anlatan, sürükleyici bir eser. Amerika'nın keşfi ve ilk kolonilerden sonra, bugün üzerinden epey zaman geçtiği için Amerikalı deyince aklımıza Kızılderililer gelmez. Ama bence, gerçek Amerikanlar aslında onlardır.
Yerel halk üzerinde 'beyaz adam' diye bir kavram oluşturdular. Yoksa bir Afrikalı, bir Asyalı, bir Aborjin ya da bir Kızılderili için farklı bir kavim ile tanışmak sadece çeşitlilik olarak kalacaktı. Fakat yaptıkları zulümlerle zihinlerden çıkmayan 'beyaz adamlar' dünyada, çıkarları için kana bulamadıkları tek bir coğrafya bırakmadılar.
Sömürge zihniyetini dünyada her kıtaya uygulayan Batılı devletlerin 72 milyon kızılderiliyi katlettiği söyleniyor. Bugün vatan diye üzerinde yaşadıkları toprakları katliamla elde eden insancıklar, dünya ile alay eder gibi 'insan hakları, demokrasi' gibi kavramların savunucusu rolünü oynuyor. Hoş, bu kavramları bile yeni sömürgelerinin bahanesi olarak kullanıyorlar.
İşte bu kitapta, o ilk kolonilerin kurulduğu zamanlara gidiyorsunuz.
Dünyanın ne hale geleceğini bildiğiniz bir dönemden bu kitabı okuduğunuz için içiniz daha da bir acıyor.
Filmini izlemediyseniz ve izlemeyi düşünüyorsanız önce kitabı okumanızı tavsiye ederim nacizane...