Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kuşku Çağı Sözleri ve Alıntıları

Kuşku Çağı sözleri ve alıntılarını, Kuşku Çağı kitap alıntılarını, Kuşku Çağı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her ekonomik bunalımın ardından, politikacılar halka güven duygusu vermeye, işlerin aslında göründüğü kadar kötü olmadığını telkin etmeye çalışıyorlardı. Malî konularda akıl verenler halka sabır vermekten başka duadan da yararlanıyorlardı.
Tavandan reform yapmak olanaksız hale gelince, tabandan devrim kaçınılmaz oldu.
Sayfa 23 - Fransız DevrimiKitabı okudu
Reklam
Bütünlüğü gözeten bir düzenin varlığı düzen yokluğuna yeğ tutulmalıdır.
Sayfa 291Kitabı okudu
İktisatçılar her zaman doğru bir görüş olarak kabul etmezler, ama bir fikrin ölçüsü onun uygulanabilir olup olmadığına bağlıdır.
19. yüzyılda, içlerinde insan sevgisi olan bilim adamları yoksulluğun koşullarını incelemeye çalışmışlardı. Bu insanlar neden yoksuldu? Tembellikten mi geliyordu bu? Yoksa hırstan mı yoksundular? Ya da yoksulluk zalim işverenlerin sömürüsünün bir sonucu muydu? Yoksulluğun nedeni kontrolsüz çoğalma olabilir miydi? Yoksa bu doğal düzenin bir gereği miydi?
Varlıklı insanların korumayı istedikleri bir hayat standartları var. Yoksullarınsa koruyacakları, hayat standardı değil yaşamın kendisidir.
Reklam
Batı ve Doğu Berlin'i ayıran Brandenburg Kapısı. Kapitalizmin ve komünizmin tarihsel çatışma yeri mi? Yoksa 1945'te kapitalist ve komünist sistemlerin silahlı temsilcilerinin biraz da ticaretten söz etmek için buluştukları bir yer mi? Ya da iki sistemin sanayi toplumlarının birbirlerine yaklaşıp benzeştiği nokta mı?
Sayfa 112 - Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
Komünist Manifesto'dan
"...Proletaryanın zincirlerinden başka yitireceği hiçbir şey yoktur. Ama kazanacakları koca bir dünyadır. Tüm ülkelerin emekçileri birleşiniz."
Sayfa 87 - Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
İnsanlara neden savaştıkları söylenmiyordu; yaşamak ya da özgürlük için mi savaşıyorlardı? Kayzer'in kötü kişiliğine ve çılgınca emellerine kendilerince tepki gösteriyorlardı sanki. Savaşa ABD katıldıktan sonradır ki, savaşı ahlak açısından haklı çıkarma yeteneğimiz kendini gösterdi. Ve o andan itibaren de savaşın dünyayı demokrasi için daha güvenceli bir yer haline getirmek amacıyla yapıldığı anlaşıldı.
Reklam
Savaşın nedenleri açıklanmazdı. Savaş, kral ve vatan için yapılırdı. Asılan bildiriler böyle diyordu. Bir başka deyişle de savaş, geleneksel yönetici sınıf ve sistem uğruna yapılmaktadır. Ve Marx'ın, "Dünya proleterleri birleşiniz!" çağrısına karşın, vatan hizmet isteyince, tüm ulusların işçileri ayrı ayrı cephelerde toplanmak üzere askere yazılma bürolarına koşarlar.
Göç eden işçiler için düşman olan, kapitalistler değildi artık. Sokakları süpürenler, binaların temizlik işlerini görenler ve yapılarda çalışan niteliksiz işçilerin çoğu, sanayi işçisi olmayı istiyordu. Birçoklarının istediğiyse yalnızca iş bulabilmekti. Kimisi bir eve, bir okula, bir taşıt aracına sahip olmak ya da amacındaydı. Ya da tüm isteği, renk ayırımı yapılmayan bir topluluk içinde yaşamak olanlar vardı. Düşmanları hükümet ya da sosyal düzendi. Varlıklarından rahatsız olan ve onları okul, siyaset, sosyal yaşamın dışında tutmak isteyen hükümet ya da sosyal düzene düşman gözüyle bakıyorlardı. Sanayi kentinin bu sakinleri, başkaldırdıklarında kapitalisti yakmayı değil, doğal olarak kenti yakmayı istiyorlardı.
Yaşamımızı en çok değiştiren kurum olduğu halde, değiştiğini en az farkettiğimiz ya da daha doğru bir deyimle, farkına varmamakta ısrar ettiğimiz kurum çağımızın Şirketi'dir. Yaşam biçimimiz ve günlük hayatımız üzerinde bu kurum giderek sendikalardan, üniversitelerden, politikacılardan, hükümetten daha büyük etki yapmaktadır. Şirket denen olgu hakkında büyük bir özenle ve sinsice beslenen bir efsane yayılıyor. Oysa şirketin ne olduğu konusunda bir de gerçek vardır. Bunların birbiriyle pek az ilişkisi bulunmaktadır. Çağdaş Şirket, bilimkurguyla gerçek arasında varlığını sürdürüyor.
Politikacılarla kamu görevlilerinin görkemli binalarda iş görmeleri gelenekleşmiştir. Çalışmalarını yürüttükleri başkentin planlı bir biçimde yapılmış olmasını ve binalarının da tıpkı hükümdar sarayları için söz konusu olduğu gibi, ölçüsüz bir güzelliğe sahip bulunmasını istemektedirler. Gözler önüne serilen yapı zevki, bu bina için vergi mükellefinin cebinden alınan parayla orantılı olmalıdır.
Bizim ekonomi alanımızda fikirlere bağlı kalmaktansa, haklı çıkmak çok ama çok daha akıllı bir iştir.
Sayfa 219Kitabı okudu
83 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.