Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kusma Kulübü

Mehmet Eroğlu

Kusma Kulübü Gönderileri

Kusma Kulübü kitaplarını, Kusma Kulübü sözleri ve alıntılarını, Kusma Kulübü yazarlarını, Kusma Kulübü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
383 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
126 günde okudu
Anarşist Gencin Islak Rüyası
"(...) 'Asıl suçun zenginliği korumak. Zenginliğin bekçiliği,' dedim. 'Zenginlik bu gezegenin üstündeki en tehlikeli hastalık, mutlaka yok edilmeli.'" --- Bu inceleme spoiler içermektedir. --- Kusma Kulübü, anti-kapitalist anarşist gencin ıslak rüyası niteliğinde bir romandır. Ana karakter Umut oyunculuk
Kusma Kulübü
Kusma KulübüMehmet Eroğlu · Agora Kitaplığı Yayınları · 2004248 okunma
"Elimde olsa, unutma duyusunu beyinlerden söküp atardım..."
Reklam
“Hadi, kim kimi yatıştıracak?” Boynundaki steteskopu işaret ettim. “Doktor olan sensin.” Gülümsemeye çalıştı, ama yüzündeki mum erimiş, alev yana eğilmişti. Kararsızlığının nedenini o iki mücevhere, yeşil taşlara baktığımda kavradım: Güzelliği, doktor olarak inandırıcılığını yok ediyordu; kendi gözünde bile. “Endişeleniyorum,” dedi. “Bu ay hastaneye ikinci gelişi bu. İkisinde de kendinde değildi.” “Hastane babana ait, yani bedava diye yapıyor bunu,” dedim. Yüzündeki titrek ışık doğruldu. “Bana sorarsan, buluşmak için en uygun yer burası; kocanın asla gelmeyeceğini biliyor.” Başını kaldırınca yeşim taşlarının dibindeki –başka hiçbir şeyin oraya yerleştiremeyeceği o bakışla karşılaştım: Sevilene duyulan sonsuz acımayla. Tam aydınlatılmamış, ama iyi döşenmiş bir odadaydık Etrafta hiç ses ve koku yoktu; sessizlik binayı ölümün hep bir yerlerine sindiği hastaneden rahat bir otele çevirmişti. Kadir, bir ya da iki kat aşağıdaki bir yatakta, ölümle uykunun arasındaki gölgeli düzlükte hangi yöne ilerleyeceğine karar vermeye çalışırken, biz dönüştürücü sessizliğe sığınıp endişelerimizden, dışarıda birkaç notadan oluşmuş yeknesak bir melodi gibi yağmakta olan yağmurun üstümüze saldığı hüzünden sakınmaya çalışıyorduk. Mine, “Hiç yatmadık,” dedi birden.
Sekiyordu, çok da üzgündü. Ve ne zaman üzülse, topallaması artardı. “Ne oldu?” dedi. “Hiç,” dedim Kadir’i göstererek. “Düştü, başını vurdu; ben de galiba kusacağım…” Mehmet, “Yüce yaradan,” diye inledi, “Ne kötü bir akşam… Önce Zilan, sonra bizimkiler, şimdi de Kadir…” “Bu kötü günden payına düşeni unutma,” dedim, Mehmet Kadir’e doğru atılırken. “Bugün iki yerden de kapı dışarı edildim. Bu ay da kirayı alamayacaksın.” Mehmet, on bir yaşından beri ona kan kusturan bacağını büküp diz çökmeye çalışırken, ambulans sokağın başında ötmeye başladı. Nihan, “Demek işsizsiniz?” dedi. Ambulansın çığlıklarına karışan kuru sesi Selim’in dediği gibi süngeri hatırlatıyordu. Ben Kadir’in yüzünü okşayan Mehmet’e bakıyordum. Kan ter içindeydi ve her zamanki gibi çok yorgundu: İyi insanların başı her zaman derttedir… Kıza gelince, cevap vermedim. Ne diyecektim? ‘İşsizim ve son köprüden geri çekilmeye hazırlanıyorum’ mu? “Merak etme, o ölmez,” dedim. “Hiç rüzgâr ölür mü? Boreus’u hatırla…” Mine cevap vermedi. Benliği ve bedeni, sevdiği adamın öleceği korkusuyla titriyordu.
Ben ayakları olmadığı için yeryüzüne inemeyen, rüzgârların üstünde uyuyup, ancak öldüğünde gezegene düşen mavi kuşu düşünüyordum; o, ışıltılı gözlerini üstüme salmadan soruyordu: “O kız kim?” Parmağının yöneldiği tarafa bakmadım. Ben de duvardaki fotoğrafla karşılaşınca aynı merakla irkilmemiş miydim? “Ayşe,” dedim. “Bir arabanın arka koltuğunda üçe bölündü,” demeden, “Kızı,” diye ekledim. “Demek kızı?” “Evet, kızı,” diye tekrarladım. Adını bildiğime göre siz demek zorunda değildim. “Ya sen?” “Onu ilk kez bu akşam gördüm,” dedi beklemeden. “Buraya ortak bir tanıdığımızdan söz etmek için gelmiştim.” Az önce pudralanmış gibi bembeyaz bir yüzü vardı. Ölü müydü, yoksa o da sahneye mi çıkacaktı? Kadir, tam o sırada, kızın tüm canlılığının gözlerine toplandığını düşündüğümde inledi. “Kendine geliyor…” “Hâlâ midem bulanıyor,” dedim. “Kusun,” dedi kız. “En iyisi kusmaktır. Her şeyi temizler…
1.349 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.