Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kutsal İnsan

Giorgio Agamben

Kutsal İnsan Gönderileri

Kutsal İnsan kitaplarını, Kutsal İnsan sözleri ve alıntılarını, Kutsal İnsan yazarlarını, Kutsal İnsan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kutsal insan s. 16
Eğer hayat, kendisini, dışlanarak içlenen bir şey olarak sunuyorsa, bu halde siyaset ile hayat arasında nasıl bir ilişki vardır?
Sayfa 16 - Ayrıntı Yayınları 4. BasımKitabı okuyor
Sistem, bir aşırılıkla karşı karşıya kaldığı zaman, kendisini aşan bu şeyi yasaklamak suretiyle içine alır ve bu şekilde "kendisini kendisinin dışına taşırır."
Reklam
Artık bizler, Foucault'nun sözleriyle, sadece canlı varlık olarak hayatları siyasetlerine girmiş hayvanlar değiliz. Aynı zamanda -tersi bi­çimde- siyasetleri doğal bedenlerine girmiş vatandaşlarız.
Kendisini tamamen hayata dönüştürmek isteyen bir hukuk, bugün her zamankinden daha çok, hukuk kuralına indirgenen bir hayatla karşı karşıya bulunuyor.
Acının son raddesinde ortada kalan tek şey zaman ve mekân koşullarıdır.
Hölderlin
der Muselmann, maruz kaldığı aşağılanma, korku ve dehşetten dolayı bütün bilincini ve kişili­ ğini yitiren, öyle ki tamamen duygusuzlaşan bir varlıktır...
Reklam
Bizim “halk” dediğimiz şey, gerçekte üniter bir özne değil, iki karşı kutup arasındaki diyalektik bir salnımdır: Bu kutupların birinde bütün bir siyasal beden/bünye olarak Halk kümesi, ötekinde ise yoksul ve dışlanmış bedenlerin parçalı kalabalıkları olarak halk alt-kümesi bulunuyor; ya da bir tarafta herkesi içine aldığını iddia eden bir içleme, öte tarafta ise umutsuzluk fışkıran bir dışlama; ya da bir uçta bütün ve egemen vatandaşların toplu hali, öteki uçta ise sadece sefillerin, ezilmiş­lerin ve yenilmişlerin bulunduğu topluluk (bunların mucizevi sarayı ya da kamp).
“Halk” teriminin siyasal anlamı üzerine yapılacak her yorum yolun başında şu gerçeği görmelidir: Modern Avrupa dillerinde “halk” aynı zamanda da daima yoksulun, mirassızların ve dışlanmışların adıdır. Dolayısıyla tek bir terim hem belirleyici/kurucu siyasal özneye hem de de jure [hukuken] olmasa bile de facto [fiilen] siyasetten dışlanan sınıfa işaret ediyor.
Siyasal sis­tem artık hayat tarzları ve hukuk kuralları vazetmiyor; bunun yerine, bunu aşan ve bütün hayat tarzlarını ve bütün kuralları içine alabilen yersizleştiren bir yerleştirmeye (dislocating localization) dayanıyor.
Günü­müz siyasetinin karşı karşıya kaldığı yeni gerçek, doğum (çıplak hayat) ile ulus-devletin giderek birbirinden ayrılmasıdır ve işte bizim kamp dediğimiz şey bu ayrışmadır.
205 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.