Kutsal İnsan kitaplarını, Kutsal İnsan sözleri ve alıntılarını, Kutsal İnsan yazarlarını, Kutsal İnsan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sistem, bir aşırılıkla karşı karşıya kaldığı zaman, kendisini aşan bu şeyi yasaklamak suretiyle içine alır ve bu şekilde "kendisini kendisinin dışına taşırır."
Artık bizler, Foucault'nun sözleriyle, sadece canlı varlık olarak hayatları siyasetlerine girmiş hayvanlar değiliz. Aynı zamanda -tersi biçimde- siyasetleri doğal bedenlerine girmiş vatandaşlarız.
der Muselmann, maruz kaldığı aşağılanma, korku ve dehşetten dolayı bütün bilincini ve kişili ğini yitiren, öyle ki tamamen duygusuzlaşan bir varlıktır...
Bizim “halk” dediğimiz şey, gerçekte üniter bir özne değil, iki karşı kutup arasındaki diyalektik bir salnımdır: Bu kutupların birinde bütün bir siyasal beden/bünye olarak Halk kümesi, ötekinde ise yoksul ve dışlanmış bedenlerin parçalı kalabalıkları olarak halk alt-kümesi bulunuyor; ya da bir tarafta herkesi içine aldığını iddia eden bir içleme, öte tarafta ise umutsuzluk fışkıran bir dışlama; ya da bir uçta bütün ve egemen vatandaşların toplu hali, öteki uçta ise sadece sefillerin, ezilmişlerin ve yenilmişlerin bulunduğu topluluk (bunların mucizevi sarayı ya da kamp).
“Halk” teriminin siyasal anlamı üzerine yapılacak her yorum yolun başında şu gerçeği görmelidir: Modern Avrupa dillerinde “halk” aynı zamanda da daima yoksulun, mirassızların ve dışlanmışların adıdır. Dolayısıyla tek bir terim hem belirleyici/kurucu siyasal özneye hem de de jure [hukuken] olmasa bile de facto [fiilen] siyasetten dışlanan sınıfa işaret ediyor.
Siyasal sistem artık hayat tarzları ve hukuk kuralları vazetmiyor; bunun yerine, bunu aşan ve bütün hayat tarzlarını ve bütün kuralları içine alabilen yersizleştiren bir yerleştirmeye (dislocating localization) dayanıyor.
Günümüz siyasetinin karşı karşıya kaldığı yeni gerçek, doğum (çıplak hayat) ile ulus-devletin giderek birbirinden ayrılmasıdır ve işte bizim kamp dediğimiz şey bu ayrışmadır.