Acıyı bir daha yüzeye çıkamayacağı kadar derinlere ittiğimizi sanırız ama birden, görünüşte masum bir yorum öfke krizi geçirmemize ya da göz yaşlarına boğulmamıza sebep olur.
Duygusal acının üzerini alkol, uyuşturucu, yemek, seks, ilişkiler, para, iş, birinin bakımını üstlenmek, kumar, yasak ilişkiler, din, kaos, alışveriş, planlama, mükemmeliyetçilik, sürekli değişim ve internet gibi birçok şeyle kapatabiliriz.
Bugün cesaret hakkında duyduğumuz birçok şey insanın sevilebilirliği,popülerliği ve bir konfor ve statü seviyesini koruma yetisiyle ilgili kişisel korkularını kamufle eden,şişirilmiş ve boş retoriktir.Bizim ihtiyacımız olan başarısızlığı,hayal kırıklığını ve pişmanlığı göze alıp bunlara katlanmanın nasıl bir şey olduğunu göstermeye istekli insanlardır.