"Ey her türlü sıkıntıyı kaldıran!
Ey her duaya icabet eden
Ey her türlü kırıkları saran
Ey her türlü zorluğu kolaylaştıran!
Ey her kimsesizin sahibi!
Ey her yalnızın munisi olan Allah'ım!
Ey kendisinden başka ilah olmayan Rabbim!
Seni tenzih ederim!
İçinde bulunduğum sıkıntıdan bir ferahlık, beladan bir kurtuluş kapısı açmanı senden dilerim! İlâhî muhabbetini kalbime öyle bir yerleştir ki ondan sonra hiçbir tasam kalmasın ve Ey Rabbim beni muhafaza et!"
Allah bir şey dilemedikçe kul onu dinleyemiyor gücü ve iradesi o şeye güç yetmiyor Allah'ın izniyle işler görülüyor felekler döndürülüyor kulaklar işitiliyor....
Şeytanın gücü kendinden değildir. İnsandan daha kuvvetli de değildir. Onun gücü, insanın kuvvetini kullanmasında gizlidir. İnsanın bedenine, fikrine girdi mi artık onu esir alır ve bir kukla gibi hareket ettirir. İnsanoğlunun şuuru kaybolur adeta.
"Bir teslimiyet vardı Yusuf'ta. Bu teslimiyet abilere değildi elbet!
Onun teslimiyeti Rabbineydi.
Onun teslimiyeti Allah'aydı.
Onun teslimiyeti kadereydi."
Bütün kölelerin dillerinde tek bir dua vardı (artık neye ve kime inanıyorlarsa ona ettikleri) aslında tekrar tekrar okunan:
"Tanrım, sahibimi merhametli kıl!"