Alıntının yapıldığı kitap 2. dünya savaşının gerçekleştiği dönemleri anlatmaktadır. Söylenen dönem ve insanlar değişse de duygular aynı. İnsanlar olarak günün şartları değişse de sağlamlığımızı korumamız hala mümkün. Sağlamlık (resillince) bizi her dönemin insanı yapacak şeydir. Bugünlerde en çokta tepkisellikle hareket eden bir güruh olmaktansa ayakta kalacak kalıcı şeylere, kendimize ihtiyaç duymaktayız. Bu konuda psikolojik sağlamlık konulu videolar ve kitaplarla başlayabilirsiniz. Belki de bu neslin savaşından sağlam çıkan kişileri olmak bize nasip olur. Belli mi olur?
Henüz bir biçime girmemişken köleliğe- eyleme- satıldık. Şimdi hiçbir yere ait değiliz; evimiz, ailemiz, köklerimiz olsun istemiyoruz. Ordulara, savaşlara ve küçük serüvenlere alışmış bir tür Hitler gençliğiyiz.
Gelecek bir kaç yıl yalnızca senin için değil senin kuşağın için buhranlarla dolu olacak. Ruhsal erginliğe ulaşıyorsun. Tüm dünya ulaşıyor. Biliyorum zor bir şey bu; ama ileride hep bundan daha da zorları bekler insanı. Yine de evrende insaflı bir kural vardır, buna göre, insana dayanabileceğinden fazla yük yüklenmez. Bunu unutma! Sana acı veren şey, aşırı duyarlılığın yaptığı baskı değil, bunun sorumluluğunu yadsıyışın. Sende gerginlik ve çelişkiye yol açan şey bu.
"Bazen, sana, huzursuz benliğinin son sığınağı olarak kala kala siyasetin kaldığını düşünüyorum, Baird. Şu gençlerin, işleri düzeltmek için nasıl yanıp tutuştuğunu görüyorsun değil mi? Geçen son altı yılın boşluğundan, anlamsızlığından ve suçluluk duygusundan kaçıp kurtulmanın yolu bu işte. Artık neşe, cinsellik, uyku dahil her şeyi ulusallaştıracaklar. Hükümet denetleyeceği için herkes payını alabilecek bunlardan. Uyuyamayanlar ise hapse tıkacaklar."
"İnanılmaz bir cesaretle birbirinin kolunu bacağını uçuran ve geriye kalan azalarına da madalya takan milyonlarca geri zekalı bunlar! Bu fırsatçılık, bu laissez faire( Bırakınız yapsınlar.)bu aptallık!"
"Artık hiç bir şeyin önemi yok, demek istiyorum ki, mutluyum ve hayat doluyum; ama artık duyguları kitaplardan edinmeye uğraşmıyorum. Uğraşamam... Dünya çok büyük, ve yaşam çok kısa; insanlar da öyle sevimli, acımasız ve heyecan verici ki!"
Yeni baskısında Karanlık Labirent adı ile çıkış yapan bu kitabın yazarını daha önce duymamıştım. Kapak karmaşık figürlerin iç içe geçtiği bir soyut tablo gibi. Labirent fikrini bu şekilde mi yansıtmaya çabaladılar acaba. Eğer öyleyse çabaya değmiş. Kitap, Girit yakınlarında tarihi eser barındıran bir Labirentin yıkılma haberi ile başlıyor. Yıkılan labirentte ölen kişilerin haberini yapan bir gazetecinin anlatısıyla ölenlerin olduğunu ve bir şeylerin yolunda gitmediğini anlıyoruz. Hikaye, yavaş ilerlese de anlatının temelde bir macera değil bireysel arayış hikayesi olduğunu görebiliriz. Yazarın farklı ülkeler hakkındaki bilgisi sebebi ile farklı karakter ve mekan anlatıları görüyoruz. Savaş psikolojisi ve psikanaliz ile ilgili anlar benim için ilgi çekici idi. Hayatın farklı yüzünü gören ve zihinlerinin labirentinde hayatta kalma savaşını veren bu insanları okumak çok zevkliydi. Zamanınızı ayırmanız gereken bir kitap. Alegori seven insanlara tavsiyemdir. Kitabın sonunda bu hikayenin çıkış noktasını ele alması merakımızı arttırıyor bence.