Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modern Kültler - Dinsiz maneviyat!

Lacivert Dergi - Sayı 73

Lacivert Dergi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
..Kendi kültürümüze işlemiş bunca manevi referansa rağmen bazıları neden köksüz ve eklektik doktrinlere meyledebiliyor? M.Kara:Bu cereyanların mensupları arasında –ne yazık ki- bizim insanımız da var. Aldığı yanlı kültür ve yanlış eğitim sebebiyle gönül huzuru içinde camiye gidip secde edemeyenler, içindeki söz konusu boşluğu spiritüalist seanslarla doldurmaya çalışmakta, bazen kilisenin loş ışıkları altında derdine derman aramaktadırlar. Misyonerler için çok müsait bir ortam… Dinî hayat açısından bu ciddî problemin bir sebebi de tasavvufî kurumların 1925 tarihinden beri illegal olmasıdır. Hâlbuki bu kurumlar ilga yerine devlet himayesinde ıslah edilseydi insanımız manevî ihtiyaçlarını temin etmek için yâd ellere muhtaç olmayacak, uzak doğunun, uzak batının mistik labirentlerinde nefes tüketmeyecekti. Ruhunun açlığını kendi mutfağında üretilen sağlıklı "gıda"larla giderecek, ruhunun "cennet"inde dinlenecekti… .
Yaşadığımız çağ ve internet, maneviyatçı ve spiritüal kült gruplarını cazip kıldığı kadar bunun diğer ucunda yer alan aşırı ideolojileri de özellikle gençlere daha çekici kılıyor. Selefîliğin sloganist, basit çözümleri ile bu kült grupların her soruya saçma bile olsa bir cevapları olması aynı bağlamda düşülmelidir: "Çok fazla felsefe yapma, bana ne yapacağımı, aslında ne satın almam gerektiğini söyle!" Dolayısıyla Selefîlik de bugün aslında böyle bir ideoloji. Her şeyi çok kolay siyah-beyaz olarak tanımlıyor. Tıpkı kült örgütler gibi kurtuluş pazarlıyor: "Buna inan ve cenneti garanti et yoksa ebedi cehennemdesin." Bu da din eğitimi almamış, huzursuz, ötekileştirilmiş, anlam arayışındaki gençler üzerinde etkili oluyor.
Reklam
M.Kara:Dünyada türeyen modern kült hareketlerin benzerlerine zaman zaman ülkemizde de rastlanıyor. İcazetsiz, bir silsile ve erkâna bağlanmayan sözde "tarikat" ya da "şeyh"lerle ilgili haberlere rastlıyoruz. İşte tam bu noktada "sahtekâr şeyhler"e gün doğdu. "Aktör şeyhler" gününü gün etmeye başladı. Bunun için ülkemizin zaman zaman yaşadığı bu sıkıntının sebeplerini ararken 1925 tarihinden başlamak, olayları insan psikolojinin özelliklerini düşünerek soğukkanlı bir şekilde analiz etmek gerekecektir. Sen bu yola ihtiyaç duymuyor olabilirsin. Ama insanlar aynı kalıptan çıkan "kalas" değildir. Herkesin ruh dünyası farklıdır. Farklı olana da saygı duymak bizim vazifemizdir, devletin vazifesidir. Devlet yasakladığı "şey"in fiilen yok olduğunu düşünüyor. Ama öbür taraftan "erken kalkan şeyh oluyor" .
Her gelen felaketin, yıkımın, bozgunun kıyameti koparmadığı gerçeği, kültlerin mistik boyutunu yontuyor; artık seküler kültler, yol göstericiler, yaşam koçları, diyetisyenler, kişisel gelişimci felsefeciler öne çıkıyor. İnsanlar çözümü klasik kültlerde değil, seküler rehberlerde arıyor. Sekülerleşme zaten çözüm merciinin kim olduğunun önem
Yeni mutlak gerçek olan "Piyasa" her şeyi metalaştırmış, yalnız tabiat değil insan bedeni de kutsallığından arınıp alınıp satılabilen bir mala dönüşmüş durumda. Artık insanın kanı, organları hatta genleri bile piyasaya sürülüyor ve insanlığın faydasına olma retoriği ile destekleniyor. Her şeyin metalaştığı böylesi bir dünyada hayatın sadece maddi yönü tatmin edilmekle bırakılmıyor, insanın manevi tarafını doyurucu olma iddiasındaki türlü dinsellikler, maneviyat ürünleri de piyasaya sürülerek tüketime sunuluyor.
Şeker yurdu olan güzel huy" Mevlâna Hazretleri sadece oğlu Bahaeddin Çelebi'ye değil diğer oğlu Alâeddin Çelebi'ye de mektup yazarak ona da iyi bir aile reisi nasıl olması gerektiğini öğretir, baba eş olmanın formüllerini verir oğlu Alâeddin'e. Yine kadınların Allah'ın bir emaneti olduğunu hatırlatır ve Alaeddin Çelebi'ye evinden ayrı yerlerde kalmasının, hevâsına uymasının kendisini pek sıktığını belirterek, "evini unutma, evindekilere, bir şeker yurdu olan o güzel huyunla şekerler saç" diyerek öğüt verir. "Gözlerin ışığı, oğulların övüncü aziz oğul; Allah korusun, katından bir ruhla onu kuvvetlendirsin. Babandan selâm ve duadan sonra şunu bil ki, evinden dışarıda gecelemen, o arıkların gönüllerini almaman yüzünden inciniyorum; sıkıntılar içindeyim. Onlar, herhalde Tanrı emanetidir sana. Allah için olsun, Allah için, babanın gönlünü razı etmek istersen evini unutma, evindekilere, bir şeker yurdu olan o güzel huyunla şekerler saç da, onun şükrü, bana da ulaşsın." .
Reklam
FETÖ liderinin söylemlerine baktığımızda şu temel özellikler gözümüze çarpar: İlk olarak eklektik bir yapı ve İslami bir kolaj vardır. Herkül gibi Yunan mitolojisinin kahramanları ile Museviliği, İsavilik ile tasavvufi kavramları iç içe kullanır. İkincisi Gülen karizmatik kült liderdir. Tanrı tarafından seçildiğine, Tanrı'nın kendisi için düşmanlarına zarar verdiğine inanır. Üçüncü olarak cemaati seçilmiş bir topluluk, asr-ı saadet, sahabe ile kıyaslar. Dördüncüsü dışa kapalılık, gizem ve gizlilik esastır. İçerde olup bitenin dışarı sızmamasına (kitmanilik) çok önem verilir. Beşincisi "biz ve onlar" dikotomosi esastır. Kendisine karşı olanları düşman, şeytan cephesi olarak isimlendirir. Altıncı olarak militarist bir dil ve askere öykünme vardır. Kitaplarında çok fazla askerî jargon ve benzetme kullanır. Son özellik ise ütopyacı bir gelecek ve apokaliptik inançlar vardır. Siz hiç askerî jargon kullanan tarikat şeyhi gördünüz mü? Ya da yunan mitolojisinin yarı tanrı kahramanı Herkül'ü rol model olarak anlatacak bir dinî lider? Veya istihbarattan, haber almadan bahseden bir şeyh? İşte bunlar olduğunda zaten o kültleşiyor demektir. .
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.