Levinas’ın etiği, ödev, hak gibi kendilikte kaynağını bulan kavramlardan ziyade, direkt olarak ötekiden gelen talepleri duyabilme üzerinedir.
Ona göre etik, sorulara cevaplar bulan değil, soru sorandır; tıpkı ötekinin sürekli ben’i sorguya çekmesi gibi, bu yönüyle yargıdan ziyade şüpheyle ilişkilidir.