Okuduğum en iyi hikâye kitaplarından biriyle geldim bugün. Sade bir dil, akıcı bir üslup. İtiraf etmeliyim ki ilk kez mikrosefali hastalığından haberdar oldum.
Mikrosefali Hastalığı: bebeğin beyninin hamilelik sırasında olması gerektiği gibi gelişmemesi ya da doğduktan sonra büyümenin devam etmemesi nedeni ile bebeğin kafasının beklenenden daha küçük olmasına neden olan nörolojik gelişim bozukluğudur.
Konusu: Lolo, mikrosefali hastalığına sahip zihinsel engellidir. Doğup büyüdüğü kasabada herkes tarafından sevilen, kurbağa yakalayarak geçimini sağladığına inandığı bir aktivitesi vardır. Bir gün her zaman yemek yediği lokantaya, bölgeye yeni gelen bir savcının geldiğini görür. Lolo yabancıları sevmediği gibi onu da sevmez. Kısa süre sonra aralarında kargaşa yaşanır ve tüm kasabalı mahkemelik olur. Lolo'yu da tımarhaneye götürmek için gelip alırlar...
Hikâye özetini burada bırakayım. Kitapta çok fazla isim var ve bunlar aşina olduğumuz isimler olmadığından başlarda birazcık isim karışıklığı yaşayabilirsiniz.
Kitabı okuduktan sonra hissettiğim ilk şey, ' Neden bu kitabın filmi yok?' Olur da bir gün yönetmen olursam ilk yapacağım film bu olur diye içimden geçirdim.
Çok ince ayrıntılara denk geleceğinizden emin olarak kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.