Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. Kemal ve Din

Şemseddin Güler

M. Kemal ve Din Sözleri ve Alıntıları

M. Kemal ve Din sözleri ve alıntılarını, M. Kemal ve Din kitap alıntılarını, M. Kemal ve Din en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Câmilerde mihrablann etrafındaki mum şamdanlarının üstünde yazılı “Maşaallah” yazılarını kazımışlardı. Abideler, çeşmeler üzerindeki âyât-ı kerîme yazılı mermerler parçalanmıştı.
Sayfa 80
Bizim dünyamız -bilirsiniz- topraktan, sudan ve havadan unulmuştur. Hayatın da esas unsurları bunlar değil midir? Bu unsurlardan birinin eksikliği, yalnız eksikliği değil, sadece bozukluğu, hayatı imkânsız kılar. (...) Tabiat insanları türetti, onlan kendine taptırdı da. Ancak insanların dünyada yaşayabilmeleri için, onların tabiata egemenliğini, de şart kıldı. Tabiata egemen olmasını bilemeyen yaratıklar, varlıklarını koruyamamalardır. Tabiat onlan, kendi unsurlan içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten hiç çekinmemiştir. 3 Mayıs 1935 Atatürk Söylev ve Demeçleri, C. II, s. 273-279.
Sayfa 55
Reklam
[Mustafa Kemal Atatürk’ün] son dileği, Ezan’dan başka ibadetleri de Türkçe yaptırmak ve Türk kafasını Arap kafası köleliğinden kurtarmaktı. Türk Ocağı’na gittiğimiz gün, Kur’ân’ı Türkçe’ye çevirmek konusunu açtı. Orada bulunan Kâzım Karabekir [şöyle dedi]: — Kur’ân-ı Azîmüşşan Türkçe’ye çevrilemez, Paşa hazretleri! — Niçin çevrilemez efendim? Bu sözünüz, “Kur’ân’ın mânâsı yoktur!” demekür. — Hayır efendim ama, meselâ ‘Elif-Lâm-Mim’... Ne diyeceğiz buna? — Ne demektir ‘Elif-Lâm-Mim’?! — Meçhûl efendim... — Öyle ise karşısına bir sıfır koyar, çevirmeye devam edersiniz.’ (1) (1) Falih Rıfkı Alay, Atatürkçülük Nedir?, s. 47-48, İstanbul, 1966. Ihlas Süreli Yayınlar. Tarih ve Medeniyet s. 19, sayı 49, 1998.
Sayfa 64
18 Temmuz’da İslamlığın terakkiye mani olduğunu haykıran Fethi Bey ve arkadaşları bu maniayı nasıl ve ne zaman kaldıracaklardı? Hükümet programı ile mi, yoksa Gazi’nin herhangi bir hamlesiyle mi? Bu bekleyiş uzun sürmedi. Hemen bu akşam (14 Ağustos) heyet-i ilmiye şerefine Türk Ocağı’nda verilen çay ziyafetinde ilk tehlikeli hamle göründü. Şöyle
Sayfa 32
“Baylar, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşünüşte olgunlaşması, Hıristiyanlıktan, Müslümanlıktan, Budizmden vazgeçerek yalınlaştırılmış ve herkes için anlaşılacak bir duruma getirilmiş katkısız ve lekesiz bir dünya dininin kurulması ve insanların, şimdiye değin, kavgalar pislikler, kaba istek ve eğilimler arasında bir bataklıkta yaşadıklarını kabul ederek, bütün gövdeleri ve usları ağulayan kötülük etmenlerini ortadan kaldırmaya karar vermesi gibi koşulların gerçekleştirilmesini gerektiren Birleşik Dünya Devleti kurma düşünün, tatlı bir düş olduğunu yadsıyacak değiliz. Söylev, T. Dil Kurumu Yay, Ankara, 11, 1987, Sh. 521 Atatürk’ün Düşünce Yapısını Etkileyen, Düşünürler. Kitaplar, Şerafettin Turan Sh. 39
Sayfa 74
Biliyorlar çünkü, minareler süngü kubbeler miğferdi.
Afyon’da şimdiki Zafer Parkı’nın bulunduğu yerde “Kışla Câmii” vardı. Afyon’un en büyük tarihi câmii idi. Bir gece içinde yıktırıldı.
Sayfa 81
Reklam
“10 Temmuz 1923’de Ankara İstasyonumdaki Özel Kalem binasında fırka nizamnamesini müzakereden sonra Gazi ile yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık. - Dini ve ahlâkı olanlar aç kalmaya mahkûmdurlar, dediler. Kendisini hilâfet ve saltanat makamına lâyık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıldığımla lâtife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen M. Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce şu izahatı verdi. - Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmen ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur. (...) M. Kemal Paşa: - Dinî ve ahlâkî inkılâp yapmadan önce bir şey yapmak doğru değildir. Bunu da ancak bu prensibi kabul edebilecek genç unsurlarla yapabiliriz. Ben: - Dinsiz ve ahlâksız bir millete bu dünyada hayat hakkı olmadığını tarih gösteriyor. Paşam, bu akide bizi Bolşevizme götürür, ingilizler, ateşkesin ilk zamanlarında bizi bolşevikli­ğe teşvik ediyorlardı. Demek bizi başka yoldan yine oraya sürmek istiyorlar? Bunun mânâsı açıktır: Türkiye'yi Ruslarla paylaşmak.” "Kazım Karabekir Anlatıyor, Hazırlayan: Uğur Mumcu 18 Haziran 1990, Cumhuriyet Gazetesi
Sayfa 65
Hürriyet, insanın, düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif, hürriyet kelimesinin en geniş manasıdır. İnsanlar, bu manada, hürriyete hiç bir zaman sahip olmamışlardır ve olamazlar. Çünkü, malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. Atatürk'ün El Yazısı, Medeni Bilgiler, s. 450
Sayfa 31
Vaktiyle kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara gö­rüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve mutluluğa yer bulunamaz" diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, bari yaşadığımız sürece şen ve keyifli olalım”. Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat anlayı­şını tercih ediyorum, fakat şu kayıtlar içinde: Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdurlar. Besbelli ki, o adam birey sıfatıyla mahvolacaktır. Herhagi bir şahsın yaşadıkça memnun ve mesut olması için lazım gelen şey; kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Makul bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı ve mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. | 17 Mart 1937 Atatürk Söylev ve Demeçleri, C. II, s. 280-281.
Sayfa 53
Halkçılar, 15 Teşrinisâni 1935 târihli Resmî Gazete’de neşredilen 245 no.lu kanunla memleketimizin her tarafında yüzlerce binlerce mescit ve câmileri kapattı­lar.
Sayfa 78
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.