Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mahmud Sami Efendi'den Hatıralar 2

Mustafa Eriş

En Yeni Mahmud Sami Efendi'den Hatıralar 2 Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Mahmud Sami Efendi'den Hatıralar 2 sözleri ve alıntılarını, en yeni Mahmud Sami Efendi'den Hatıralar 2 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ebû Bekir'i sevmek, Allah'ın afvını icab ettirir. Ömer'i sevmek günahları ortadan kaldırır. Osman'ı sevmek imanı kuvvetlendirir. Ali'yi sevmek cehennem ateşini söndürür"
Sayfa 198
"Bütün hastalıkların merkezi kalbdir. Orası düzelmeden hiçbir şey düzelmez."
Sayfa 147 - Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.)
Reklam
"-Senin aşkın bir mıknatıs, bizler ise demir tozlarıyız. Bizi kendine sen çekiyorsun."
Sayfa 126 - Hz. Mevlana
Ey İnsan!... Can bahçesine gam fidanı dikmeyi bırak. Ecel makası ömür ipini kesmeden bu gönül erlerinin güzelliğinden renkler almaya bak. Kim onlar gibi bir dostun halkasına girerse, Allah'ı ve Resûlü'nü hoşnut etmiş olur!...
Sayfa 80
Allah'a dost olmak isteyen kişi, İbrahim Halilullah gibi "Teslim oldum âlemlerin Rabbına" (Bakara, 131) diyerek her şeyiyle kendini Rabbine teslim etmeliydi. Malı, canı, evladı ve elindeki her imkânı Allah yoluna seferber edebilmeliydi. Böyle bir teslimiyet ve seferberlik olmadan Rabbe dostluk gerçekleşmezdi.
Sayfa 47
"- Teslimiyet zordur. İlim erbabı âlimin teslimiyeti ise daha zordur. Fakat onun eğitimi kolaydır. Cahil kimsenin ise teslimiyeti kolaydır, fakat onun da eğitimi zordur."
Sayfa 47 - Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s.)
Reklam
"Mutlu insan,her hak sahibine hakkını veren insandır."
Karanlık ve yobaz yıllar
O günler Hacca gidişlerin yasaklandığı bir dönemmiş. Türkiye'de öyle zamanlar yaşanmış ki İstanbul'dan Hacca gitmek isteyen bir müslüman direk Cidde'ye uçamazmış. Önce İtalya, Almanya veya Fransa gibi Avrupa ülkelerinden birine gidip oradan da Cidde'ye uçarlarmış.
Muhterem Üstaz (k.s) hazretlerinin sohbet edenlere tavsiyelerini Ali Hüsrevoğlu şöyle anlatmaktadır: Sâmi Efendimizin tefsir, hadis ve fıkha dâir çok geniş ilmi vardı. Peygamber Efendimizin hadis-i şeriflerinden ezber bildiği pek çoktu. Sohbetleri büyük bir gönül huzuru içinde geçerdi. Ele aldığı konuyu, ayet-i kerime, hadîs-i şerif, peygamberlerin, sahâbilerin ve evliyaullahın menâkıbıyla kırkbeş dakika içinde derli toplu olarak anlatırlar ve sohbetlerini tamamlarlardı. Sohbet edenleri zaman zaman îkaz ederler ve: “–Bir insanın bir defa da dinleme takati kırkbeş dakika olarak tesbit edilmiştir. Sözün bundan fazlasının faydası yoktur” diye buyururlardı. Ahlak, şemail ve mizaç olarak çok benzedikleri Ebû Bekîr Sıddıyk radıyallahu anh, orduya kumandan tayin ettiği kimselere talimat verirken: “–Askere söyleyeceğiniz şeyleri önce kafanızda derleyip toplayınız ve sözü uzatmadan söyleyiniz. Eğer uzatacak olursanız sonradan söyledikleriniz önceden söylediklerinizi unutturur” diye buyururlardı. Muhterem Üstaz (k.s) hazretleri de aynı ölçülere riâyet ederlerdi. Çok az ve öz konuşurlardı. Dâimi bir sûkut ve tefekkür halinde bulunurlardı. Sözü uzatmadan, ihtiyaca cevap verecek nitelikte olurdu. Ne az ne çok konuşurdu.
Muhterem Üstaz (k.s) hazretlerinin sehâvetine dâir menkıbeleri merhum Abdülkadir Köktil amca da sık sık anlatırdı. O şöyle naklederdi: Sâmi Efendimiz Kâbe-i Muazzama’da umumiyetle Altınoluk karşısında otururlarmış. Refikleriyle birlikte oturup namaz vaktini beklerken yanına fakirler gelirmiş. Eskiden fakir, garib, ihtiyac sahibi kimseler mescidin içinde saf aralarında dolaşırmış. El açıp: “Ene Miskin” diyerek bir şeyler ister ve hallerini anlatmağa çalışırmış. Çevredeki fakirler sadaka verildiğini, kimsenin boş çevrilmediğini görünce sanki sıraya girerlermiş. Sadaka veren hacının huzurunu bozmamak için teker teker gelir yanına oturup beklermiş. Allah dostları bu fakirleri Rabbimizin emanetleri olarak görür ve onların el açıp istemelerini ahiretleri için bir fırsat bilirlerdi. Beytullah’da verilen sadakaların bire yüzbin olarak karşılık göreceğine inanırlardı. Bu sebebten her isteyene az çok bir şeyler vermeye gayret ederlerdi. Bir seferinde aynı kişi tam yedi defa gelip istemişti. Yanında bulunan refiklerinden biri bu duruma sabredemeyip engel olmak istemiş ve Muhterem Üstaz (k.s) hazretlerine durumu şöyle anlatmıştı: “– Efendim! Bu şahıs zât-ı âlinizden alıyor ve arkaya geçiyor. Bir müddet sonra tekrar geliyor elini açıyor. Bu yedinci gelişleridir” diyerek bir hatırlatmada bulunuyor. Muhterem Üstaz refikine tebessüm ederek: “Öyle mi?!..” diyor. Sonra kendisine hayat düstûru kabul etitği şu değişmez hakîkatı hatırlatıyor: “Mademki istiyor vermek lazım. Hiç vermemektense az vermeyi tercih etmek lazım” buyuruyorlar.
80 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.