Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadın Yaşamının Militarize Edilmesine Yönelik Uluslararası Politikalar

Manevralar

Cynthia Enloe

Manevralar Gönderileri

Manevralar kitaplarını, Manevralar sözleri ve alıntılarını, Manevralar yazarlarını, Manevralar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bunun yanı sıra sivil halk içinde, birlikte yaşadıkları kadını fiziksel istismara maruz bırakma olasılığı en fazla olan erkekler daha önce askerlik görevi yapmış olanlar.
Sayfa 344
Feminist coğrafyacı Joni Seager, dünya çapında kadınların yaşadığı koşullan grafiklerle gözler önüne seren dünya atlası için, küresel tecavüz konulu bir harita hazırlamış. Karşılıklı iki sayfaya yayılan bu rengarenk dünya haritası, 1990'ların başları ve ortalarında gerçekleşen askeri çatışmalar sırasında, toplu tecavüzlerin yaşandığı yerleri belgeliyor: Ruanda, Gürcistan, Afganistan, Angola, Mozambik, Kamboçya, Peru, Cibuti, Doğu Timor, Türkiye, Sri Lanka, Burma, Kaşmir (Hindistan), Kuveyt, Liberya, Papua Yeni Gine, Somali, Sudan, Bosna, Haiti, Meksika. Bu listeye artık Kosova'yı da ekleyebiliriz.
Sayfa 245
Reklam
Japonya' da lavabo, tüm haklı gerekçelerin tükendiği noktayı sembolize etmekte kullanılır: "Lavabo tıkandı."
Sayfa 226
Yaşlı bir Okinawalı geriye dönüp ada tarihini değerlendirdiğinde vardığı sonucu şöyle özetliyordu: "Bizler feda edilmiştik... Japonya Okinawa'nın, feda edebileceği, tıpkı bir kertenkelenin kuyruğu gibi ardında bırakıp gidebileceği bir şey olduğunu düşündü. "
Sayfa 208
Militarize bir kadının aşırı duygusallığa kapılması kendisini riske atması demektir.
Sayfa 148
'Takip etmek", onun parçası olmak değil ona bağımlı olmak, peşinden gitmektir. Asalaklığı çağrıştırır.
Sayfa 88
Reklam
Kadınlar militarize edilmiş görev duygularını, gurur kaynaklarını ve endişe nedenlerini öyle içselleştirmişlerdir ki, manipüle edildiklerinden haberleri bile yoktur. Bunun yerine "fırsatlar"dan, "macera"dan, "aşk"tan, "utanç"tan, "aidiyet"ten ve hatta "özgürleşme"den söz ederler.
Sayfa 86
Umursamazlık siyasi bir tavırdır.
Sayfa 17
Bir askerle evli olan bir kadının yeteneklerini ve hedeflerini -gururunu ve tatminini- kocasının askeri kariyerine adayıp adamaması, çok şeyi değiştirir. Bir askerle evlenmiş olan Afro­ Amerikalı bir kadın, kızına şu açıklamayı yapmış: "Eğer kocan askerse, (ailedeki) herkes asker demektir; orduda varolmanın ve terfi etmenin tek yolu budur. Askeri üs, ordunun kendi toplumudur. Her şey üs'te olur... Bu tür sosyal faaliyetler, ko­canın ilerlemesine yardımcı olabilir, çünkü ne kadar göz önünde olursan, insanlar seni o kadar iyi tanır ve o kadar çok kazanırsın... Generalin oğlu, onbaşının oğlu ile aynı (küçükler beyzbol liginde) takımında olabilir, bu yüzden, bazen terfi için çocuklardan yararlanılabilir." Bu açıklamayı yapan kadın, kendisini piyon olarak kullanıl­mış gibi gören biri değil. Geçmişe baktığında hala, tüm enerji­sini asker kocasının terfisini sağlamaya yöneltmekle ailesinin mutluluğunu artırdığına inanıyor. Kadının kocası, biraz da onun militarize asker eşine özgü çabaları sayesinde, başçavuş­luk rütbesine yükselmiş.
Sayfa 289 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Ancak birinin eşi olarak tüm kadınların yaşayabileceği (ve karşı koymaya çalışabileceği) tüm bu istemlerin ötesinde, bir askerle evlenen kadın, asker eşi olmaya özgü istemlerle de başa çıkmak zorundadır: O toplum tarafından yalnızca belli bir erkekle olan ilişkisiyle değil, aynı zamanda güçlü bir dev­let kurumunun üyelerinden biri oluşuyla da tanımlanır; yal­nızca şu ya da bu askerin eşi değil, bir asker eşi olarak görü­lür. Dahası, genellikle kasıtlı olarak (çok sayıda ordu mensu­bunun sivil dünyaya verdikleri isimle) "gerçek dünyadan" soyutlanmış bir sosyal çevrede yaşar ve bu yüzden, daha ge­niş, görece daha serbest olan söz konusu sivil yaşamdaki kadınlardan gelecek potansiyel desteğin büyük bölümünü yitir­miş olur. Ordudaki ekonomik refah unsurlarının pek çoğu, nakit ma­aşlar değil, ayrıcalıklar (örneğin üslerdeki dükkanlardan, tıbbi hizmetlerden yararlanabilme) biçimindedir; yine de bu ayrıcalıklar kadına yalnızca asker kocasının askeri statüsü dolayı­mıyla ulaşır. Aynı zamanda, askerlerle evli olan kadınlar, ale­nen eril bir ahlaki yapının olağanüstü ölçüde içine işlediği bir kurumun parçası olarak görulür. Bunun sonucunda bir kadı­nın eş olarak dişilliği, askeri yetkililer tarafından, ancak mili­tarize erilliği pekiştirdiği ölçüde değerli görülür. Dişilliğin ve karılığın, askeri birimleri bir arada tutan gözde bağlardan olan erkek dayanışmasına müdahale etmesine veya onu zayıflatmasına izin verilmemelidir.
Sayfa 284 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Reklam
Bir askerle (ya da denizci veya pilotla) evli bir kadın, pek çok bakımdan, tüm evli kadınların yaşadıklarına benzer bas­kı ve zorluklar yaşar. Genellikle sırf maddi refahının değil, kimliğinin de kocası olan erkeğe bağımlı olduğu düşünülür; toplumsal sınıfı ya da mevkisi, kocasının sınıf ya da rütbe­sinden yola çıkılarak belirlenir; ondan kendi yaşamını, koca­sının işinin gerektirdiği tayinlere göre ayarlaması beklenir; yetenekleri ya da ücretli bir işte çalışıyor olmasına bakılmak­sızın, kendisini kocasının yardımcısı olarak görmeye zorla­nır; kocası için cinsel olarak erişilebilir olması ve kocasının ara sıra yaptığı evlilik dışı kaçamaklara hoşgörüyle yaklaş­ması beklenir.
Sayfa 283 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Mayıs 1998'de, dünyanın bü­yük bölümünün dikkatinin Kosova'da tırmanan militarizme yönelmesinden tam bir yıl önce, Belgrad'ın kadın eylemcile­ri, başka yerlerde yaşayan kadın eylemcilere tanıdık gelecek şu meşur uyarıyı yayımladılar: Eğer erilliğin militarizasyo­nu, ötekilerin dışlanması ve feminist eleştirmenlerin vatan hainleri olarak gösterilmesi üzerine inşa ediliyorsa, bugünün dünyasında bundan doğacak sonuç, yerel bir çatışmadan iba­ret olacakmış gibi görünmüyor; bu, olasılıkla uluslararası bir savaş olacaktır. Belgrad feministleri çok katmanlı, analitik uyarılarına şu ifadeyle başlamışlar: "İşe ataerkillikten başlı­yoruz."
Sayfa 274 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Askeri doktrinler tıpkı otomobiller ve spor ayakkabılar gibi, uluslararası ihracat ve ithalat ürünleri haline gelmişlerdir. Bunlar ayrıntılı planları, eğiticileri ve destek birimleriyle birlikte, paket halinde ulaştı­rılırlar.
Sayfa 230 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Dört.
Bir asker Britanya'nın 1940'ların başlarında Trablusgarp'ta uyguladığı militarize fuhuş sistemini şöyle anlatıyordu: "Ordu ayrıntılı idari becerisiyle, şaşırtıcı derecede kısa bir sü­rede genelevler kurmayı başarmıştı ve Trablusgarp'ta bir kal­dırımda, dört sıra halinde uzun bir kuyruk oluşturmuş olan erkekler paralarını ödeyip çöl bekarlığının tekdüzeliğini kır­mak için, askerlere yaraşır bir sabırla dikilmiş bekliyorlardı. Kuyruk dört sıraydı, çünkü genelevde yalnızca dört kadın vardı. Askerler hizmet beklerken bir fabrikadaki taşıma bantları gibi duruyorlardı... Subaylara yönelik genelevler şehrin başka bir bölgesindeydi ve burada, askeri inzibat örgütünün görevlendirdiği bir iki nöbetçi devriye gezerek, Kral'ın subay­lık rütbesine sahip olmayanların, subayların onurlandırdığı hanımları rahatsız etmemelerini sağlıyordu."
Sayfa 126 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
Alman tarihçi Claudia Shoppmann, Nazi rejiminde SS subaylarının lezbiyen olduğundan şüphelenilen bazı kadınları, subayların kurduğu genelevlerde fahişe olarak çalışmaya zorladıklarını gösteren bulgular elde etti. Bu kadınlar yalnızca Al­man askerlerine değil aynı zamanda çalışma kamplarında mahkum olan erkeklere de cinsel hizmet vermeye zorlanıyorlardı. Resmi Nazi mantığına göre lezbiyenlik resmen bir suç olarak tanımlanmamış olsa da (erkek eşcinselliği suç sayılıyor­du), eş ve anne olarak kendilerine biçilen rolleri yerine getirmeyi reddeden Alman kadınların, zorunlu heteroseksüellikle "düzeltilebilecekleri"nin varsayıldığı anlaşılıyor. Aynı zaman­da bu mantığa göre, gerek orduya alınan gerekse savaş gereçle­ri üretmeye zorlanan erkeklerin moralinin fahişelerle yükselti­lebileceği öngörülüyordu.
Sayfa 126 - İletişim Yayınları - 1. Baskı (2006)
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.