Marco Polo Seyahatnamesi
Marco PoloMarco Polo Seyahatnamesi Sözleri ve Alıntıları
Marco Polo Seyahatnamesi sözleri ve alıntılarını, Marco Polo Seyahatnamesi kitap alıntılarını, Marco Polo Seyahatnamesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Hürmüz …
Dikkatimi çeken bir şey daha oldu. Memlekette ölüm oranı oldukça yüksek, bu yüzdende neredeyse her gün birkaç ailenin evinde böyle yas ayinleri yapılıyor. Hatta ölü evinde bağırıp çağırmayı, kendisini kahretmeyi iş edinmiş kadınlar var; birinin evinde yas tutulacağı zaman o kadınları parayla eve çağırıyorlar, kadınlar da sanki kendi ölüleriymiş gibi bir güzel bağırıp haykırıyor. Kendilerini kederden kahrediyorlar.
Bu para, oldukça kıymetli; böyle uzun aşamalardan geçiyor ve pek de taklit eden yok. Çünkü hükümdar, parayı taklit edenlere çok ağır cezalar veriyor.
Bu nasıl bir bahtsızlık..
Burada oldukça garip görünen bir inanışı anlatayım: Bir Han ölürse, cenazesi törenle gömülmek için Altay Dağı'na götürülürken yolda karşılarına çıkan kim olursa onu hemen kılıçtan geçiriyorlar.
Askeri düzenleri nerden geliyor acaba :)
Askerî birlikleri "yüzlük" esasa göre kurulmuş. Mesela bir kumandan yüz bin kişilik atlı ile savaşa gidiyorsa, ordusunu şöyle düzene koyuyor: Her on askere bir baş; her yüz askere bir baş, her bin ve her on bin askere bir baş seçiyor. Böylece emir verirken başları çağırıp onlara emrediyor. Büyük kumandan önce on bin kişinin başını çağırıp ona bir işi yapılmasını buyuruyor, o da kendi mahiyetin deki askerlere göre, bin yahut yüz kişinin başlarına büyük kumandanın emrini iletiyor. Yüz bin kişiye "tuk", on bine de "tümen" diyorlar.
"Neden böyle her yıl halkın elindeki kıymetli taşları Kubilay Han topluyor?" diye sordum.
"Kubilay Han'ın hazinesi için kıymetli taş lazım. Hazinemiz dünyanın en kıymetli hazinesi olmalı. İşte bu sebepten ülkedeki kıymetli taşları toplarız," dediler.
Moğollarda…
Diyebilirim ki, ülkede ekilebilir olup da boş kalan bir karış toprak bile yok. Verimli ve ekilebilir bütün toprakları ekip biçmişler.
Musul Krallığı'nın dağlık bölgelerinde Kürtler yaşıyor. Kimisi Müslüman kimisi de Ortodoks. Dövüşçü ve çevik insanlar. Lakin pek kanun düzen tanımıyorlar. Sert mizaçlılar.
Kubilay Han'ın sarayına mensup yüksek rütbeli bir memur posta teşkilatını şöyle anlattı:
"Hükümdarımız bu işe çok önem verir. Herhâlde yol da bunu görmüşsünüzdür. Bu iş için en az iki yüz bin at her an hizmete hazır hâldedir.
Kısaca Muş ve Mardin'den de bahsedeyim.
Musul'un kuzeyinde yer alan bu iki şehir pamuklarıyla ünlü. Çok kaliteli pamuk yetiştiriyorlar. Dolayısıyla pamuklu dokumaları da birçok ülkede oldukça meşhur. Halkın çoğu tüccar ve zanaatkâr. El sanatları oldukça gelişmiş.
Gelde üzülme:(
Bağdat, aynı zamanda büyük bir ilim merkezi. İslâm dinini tedris eden pek çok ilim yuvası var. İslâm hukuku öğretildiği gibi, müspet ve tabii ilimlere de önem veriliyor. Astronomi, geometri, tıp ve tabii ilimler ileri düzeyde. Diyebilirim ki bu diyarın en önemli, en zengin ve en büyük şehri Bağdat'tır.
1300’lü yıllarda düşünmüşler. Darısı bizim caddelere sokaklara:)
Şehirde çok mükemmel su kanalları yapmışlar. Yağmur yağdığı zaman sular bu kanallardan göle veya nehre akıyor. Böylece sokaklar temiz kalıyor.
Biraz da Türkmenlerden bahsedelim.
Türkiye'de üç grup insan yaşıyor. Birincisi, Türkmenler. Çoğunluğu dağlık bölgelerde ve ovalarda yaşayan Müslüman kişiler. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar. Anadolu'da çok fazla yaylak ve mera var. Çok iyi at yetiştiriyorlar, sığırları da gayet besili.
Diğer gruplar ise Ermeniler ve Yunanlar. Çoğunluğu kasaba ve şehirlerde yaşıyorlar. Neredeyse hepsi zanaatkâr ve ticaretle uğraşıyor. Dünyanın en güzel halıları bu insanların elinden çıkıyor diyebilirim. İpekli ve müslin olarak harika kumaşlar da dokuyorlar.
Kubilay Han için av mevsimi mart ayıyla ekim ayları arasında; işte bu aylar arasında kimse avlanamıyor. Hatta ne bir kumandan, ne bir han ne de saraya mensup bir kişi. Bu aylar içinde ülkede av avlamak sadece Kubilay Han'a ait.
Cengiz Han
Önce istila ettiği ülkede pek kimseye kötü davranmaz. Onlara olabildiğince adil ve eşit davranmaya çalışır. Bunun üzerine Cengiz Han'ın istila ettiği ülke halkına iyi davrandığını görenler, onun tarafında savaşa katılırlar. Böylece Cengiz Han büyük bir orduyla önüne gelen yeri istila eder.
Sık kıllı geyik cinsinden bir hayvanın beline doğru derisiyle eti arasında bir kese varmış. Bu keseyi çıkarıyorlar. İçi kanlı olan bu keseden misk kokulu bir parfüm yapıyorlar.