Bu tam olarak bir inceleme değil. Hissettiğim güzel duyguları dönüp baktığımda hatırlamak için yapacağım ufak bir iç dökme.
İki gündür Anton Çehov okuyorum. Dün "Altıncı Koğuş" bitti. Bugün "Martı". İkisi de daha önce okumadığım türlerdendi. Kısacık kitapları hiç sevmem. Hep bir yarım kalmışlık hissi oluşturur bende. Daha doyamadan bitiverirler. Ama Çehov kısacık kitabına öyle yoğun duygular aktarmış ki okurken bende o duygu yoğunluğunu yaşadım. Üzerimde müthiş etkiler bıraktı. Anlatamadığım, cümlelerle ifade edemediğim harika bir yazar. Seni tanıdığıma çok memnunum. "Altıncı Koğuş"u bana hediye edip yazarla tanışmama vesile olan kitap dostuma çok teşekkür ederim. Bu kitabı okurken gözümün önünde mükemmel bir tiyatro oynattım. Çünkü Çehov her şeyi öyle güzel betimlemiş ki canlandıramamak mümkün değil. Öyle güzel cümleler oldu ki altını çizdiğim. Altını çizerken böyle güzel cümlelere rastlamanın verdiği mutluluğu yaşayıp, tekrar tekrar o cümleleri okudum. Bir kitaptan etkilenmek için çok farklı sonlar, hiç akla gelmeyen olay örgüsü aramadım hiç bir zaman. Okurken hissettiğim o duygu yoğunluğu bir kitabı güzel hatırlamama yetiyor. Bu kitap tam da öyle bir kitaptı. Teşekkürler Anton Çehov, yüreğimde adeta kelebekler uçuşuyor sayende. :) Şuan bütün kitaplarını almak istiyorum. Belki alakasız olsa da "Sabahattin Ali" okurken hissettiklerimi hissettirdin bana. Keşke kitapların bu kadar kısa olmasa, uzun uzun günlerimi ayırsam sana. Keşkeeee...
Kısacası: Şiddetle tavsiye edilir. :)