Tek kelime ile Lozan; Anadolu insanının yedi düvele meydan okurcasına terine kan karıştırarak elde ettiği büyük ve şanlı bir galibiyetin ardından elimize verilen elma şekeri bâbındaki bir kandırmacadan başka bir şey değildir...
"Tek kelime ile Lozan; Anadolu insanının yedi düvele meydan okurcasına terine kan karıştırarak elde ettiği büyük ve şanlı bir galibiyetin ardından elimize verilen elma şekeri babındaki bir kandırmacadan başka bir şey değildir."
En kuvvetli harçla, din harcıyla, ümmet kardeşliği ile sıkı sıkıya bağlı bu tek ümmet ve iki milleti (Arap ve Türk), daha kolay yönetebilmek için parçalamak gerekiyordu, sinsi Avrupa'da onu yaptı.
Tarihimizin ve talihimizin dönüm noktası olan 1923 yılına gelindiğinde, Kerkük ve Musul’da hala çok ciddi bir Türk Türkmen nüfus yaşamakta ve demografik üstünlüğü elinde tutmaktaydı. Yukarıda belirtildiği gibi Lozan Antlaşması’nda Musul’un kaderi, antlaşmanın imzalanmasından sonra, Türkiye ile İngiltere arasında yapılacak özel görüşmelere bırakılmıştı. Bu özel görüşme dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile İngiliz temsilcisi arasında oldu. Tevfik Rüştü Bey, 7 Haziran 1926 günü TBMM de yapmış olduğu konuşmada; “Musul’un bir jest olarak Irak’a bırakıldığını belirtmiştir.” Evet, ne yazık ki en yetkili ağızların ifade ve itiraf ettiği üzere Musul, bir jest olsun diye terk edildi.
İsmet Paşa muzaffer bir ulusu temsil ediyordu ama yıkılmış bir düşman gibi görünüyordu. Konferansın örgütlenmesinde ona ve heyetine herhangi bir söz hakkı verilmiyordu.
Grew