İstanbul aynı İstanbul’du aslında. Alabildiğine çekici, alabildiğine güzel, alabildiğine gizemli… Hem çok karışık, hem çok sadeydi. Bir yanı hayat verirken bir yanı acımasızdı. Sefayla sefalet bir aradaydı. Masumiyetle günahkarlık, gaddarlıkla merhamet, kirlilikle saflık, iyilikle kötülük iç içeydi.