En Beğenilen Meditasyon kitaplarını, en beğenilen Meditasyon sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Meditasyon yazarlarını, en beğenilen Meditasyon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu meditasyon, konsantrasyon geliştirme ile ilgilenmez, gördüğünüz gibi genellikle insan gerçekten konsantrasyon yapamaz. Eğer insan konsantre olmak için büyük bir gayret gösterirse, süje, üzerinde konsantre olacağı bir düşünceye ve aynı zamanda bunu daha hızlandıracak bir şeye ihtiyaç duyacaktır. Burada iki işlem vardır ve ikinci işlem kusursuz yapmayı sağlayan bir çeşit bekçidir. Bu kısım kaldırılmalıdır, aksi halde gerçekten konsantrasyon yapmak yerine, insanın konsantrasyon yaptığının farkında olarak daha çok kendini düşünmesi durumuyla karşılaşılır. Bu kısır bir döngü haline gelir. Demek ki insan, dikkatli olma gayretini -ki bu egodur- bırakmadan konsantrasyonunu geliştiremez. Öyleyse Samatha uygulaması, solunumun farkın da olmak, solunuma konsantre olmakla ilgili değildir.
Kişi, solunumu fark etmenin doruk noktasına ulaşma olayını Budist geleneğinde bulur. Böylece meditatör giderek "soluk haline geldiğini" hisseder. Bir zaman sonra ne süje, ne de obje (soluk) vardır; sadece solunum olayının kendisi vardır. Bu da, Budistlerin "ben" ya da "benlik" (öz benlik değil, dünyevi benlik) yoktur şeklindeki inançlarına uygundur. Onun için soluyan "ben" yoktur, solunum vardır; gören "ben" yoktur, görüş vardır; işiten "ben" yoktur, işitiş vardır ve bu bütün duygular için geçerlidir. Soluk haline gelmek, doğal olarak yaşayışa, kendiliğinden, seçimsiz, Çinlilerin wu wei dedikleri bir yaşayışa götürür. Bu aynı zamanda faaliyet olmayan bir faaliyettir; çünkü bir benlik merkezinden yönetilmemektedir.
Eğer Andre Malraux'un "İnsanların göremediğini sanat gösterir: Kutsal, doğaüstü hayaller -bunlar yalnızca sanat yoluyla görülebilir" inancını paylaşıyorsanız, sanat eserleri sizin için meditasyon objesi olarak ayrıcalık kazanır.
Svetasvatara Upanişad'dan alınmış olan aşağıdaki ilahi de aynı ruhu taşır:
Ateş sensin,
Güneş sensin,
Hava sensin
Ay sensin,
Yıldızlı sema sensin,
Hepsinin yaratıcısı
Yüce Brahman sensin!
Kadın sensin, erkek sensin,
Delikanlı sensin, genç kız sensin;
Bastonuyla sendeleyerek yürüyen yaşlı sensin;
Her yerde senin yüzün.
Siyah kelebek sensin.
Kırmızı gözlü yeşil papağan sensin,
Gökgürültülü bulutlar, mevsimler, denizler sensin.
Başlangıcı olmayansın sen,
Zamanın ötesinde, uzayın ötesinde.
Yaratan sensin,
Üç dünyayı.
Normal şekildeki solunum düzensiz ve endişelidir. Kişi havayı akciğerlerdeki tam devrini tamamlamaya bırakmak yeteneğine sahip olmadığından havanın bir kısmı tam dışarı verilemeden akciğerlerde kalır.
1. Toprak - kasina
Meditatör, görmeyle ilgili dikkatini bir toprak diske
vermelidir. Bu araç açık kahverengi bir toprak parçası olup, düz bir taşla yuvarlatılarak üstü düzgün bir disk şekline getirilmiştir. Bu amaçla kullanılan toprak tamamen yoğru larak ot, kök, kum, taş v.s.'den arındırılmış olmalıdır. Kasina diski ayrıntılı olarak
Ünlü bir Sufi olan Mevlana Celaleddin Rumi şöyle demiştir:
Güneş ışığında toz benim, güneşin küresi ben.
Toza kal diyorum. Ve güneş ışığına yuvarlanmaya devam.
Sabahın pusu benim. Akşamın rüzgarı ben.
Korunun hışırtısı, denizin uğuldayan dalgalan benim.
Geminin direği, dümeni, dümencisi ve gemi benim.
Mercan kayahğı benim, onun üzerinde kurduğu.
Hayat ağacı, dallarındaki papağan benim.
Sessizlik, düşünce, dil ve ses.
Flütün sesi ve kişinin ruhu benim.
Taştaki kıvılcım, altın ve metaldeki panltı benim.
Kandil ve etrafındaki kanat çırpan kelebek,
Gül ve onun kokusuyla sarhoş bülbül,
Varoluşun zinciri, kürenin çemberi benim, Yaratılışın, yükseliş ve düşüşlerin terazisiyim.
Olan da olmayan da benim. Ben - O bilen sensin,
Celaleddin, O söyle - Her şeyde ruh benim.