Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Boy Termo Deri

Mektubat

Bediüzzaman Said Nursî

Mektubat Gönderileri

Mektubat kitaplarını, Mektubat sözleri ve alıntılarını, Mektubat yazarlarını, Mektubat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Demek bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor..
Hey bedbahtlar! Ben size ne yaptım ve ne yapıyorum? İmanınızın kurtulmasına ve saadet-i ebediyenize hizmet ediyorum! Demek hizmetim hâlis, lillah için olmamış ki aksü'l-amel oluyor. Siz ona mukabil, her fırsatta beni incitiyorsunuz. Elbette mahkeme-i kübrada sizinle görüşeceğiz.
Sayfa 82
20- Ziya ile mevcudat görünür, hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Her birisi birer keşşaftır. Risale-i Nur-Mektubat/524
Reklam
19- Ruh, bir kanun‑u zîvücud‑u haricîdir, bir namus‑u zîşuurdur. Sabit ve daim fıtrî kanunlar gibi ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş; kudret ona vücud‑u hissî giydirmiştir. Bir seyyale-i latîfeyi o cevhere sadef etmiştir. Mevcud ruh, makul kanunun kardeşidir. İkisi hem daimî hem âlem-i emirden gelmişlerdir. Şayet nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud‑u haricî giydirseydi ruh olurdu. Eğer ruh, vücudu çıkarsa, şuuru başından indirse yine lâyemut bir kanun olurdu. Risale-i Nur-Mektubat/524
18- Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir. Onun için ittihada sevk eder. Hayat, bir şeyi her şeye mâlik eder. Risale-i Nur-Mektubat/524
17- Kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirine şahittir. Birincisi, ikincisine bürhan-ı limmîdir; ikincisi, birincisine bürhan-ı innîdir. Risale-i Nur-Mektubat/524
16- Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan kudret-i ezeliye; elbette beşeri nebisiz bırakmaz. Âlem-i şehadetteki insanlara inşikak-ı kamer, bir mu'cize-i Ahmediye (asm) olduğu gibi mi'rac dahi âlem-i melekûttaki melâike ve ruhaniyata karşı bir mu'cize-i kübra-yı Ahmediyedir ki nübüvvetinin velayeti bu keramet-i bâhire ile ispat edilmiştir. Ve o parlak zat, berk ve kamer gibi melekûtta şule-feşan olmuştur. Risale-i Nur-Mektubat/523
Reklam
15- Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelan-ı nümüv der: "Ben sümbülleneceğim, meyve vereceğim." Doğru söyler. Yumurtada bir meyelan-ı hayat var. Der: "Piliç olacağım." Biiznillah olur, doğru söyler. Bir avuç su, meyelan-ı incimad ile der: "Fazla yer tutacağım." Metin demir onu yalan çıkaramaz, sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelanlar, iradeden gelen evamir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir. Risale-i Nur-Mektubat/523
13- Tabiat, misalî bir matbaadır, tâbi' ‎ (طابع)‎ değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fâil değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil. Risale-i Nur-Mektubat/523
12- Meşhurdur ki: Hilâl-i iyd'e bakarlardı. Kimse bir şey görmedi. İhtiyar bir zat yemin ederek "Hilâli gördüm." dedi. Halbuki gördüğü hilâl değil, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. O kıl nerede? Kamer nerede? Harekât-ı zerrat nerede? Fâil-i teşkil-i enva nerede? Risale-i Nur-Mektubat/523
11- Bir noktayı tam yerinde icad etmek için bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahî lâzımdır. Zira şu kitab-ı kebir-i kâinatın her bir harfinin, bâhusus zîhayat her bir harfinin, her bir cümlesine müteveccih birer yüzü, nâzır birer gözü vardır. Risale-i Nur-Mektubat/523
Reklam
10- Âlem-i şehadet, avâlimü'l-guyub üstünde tenteneli bir perdedir. Risale-i Nur-Mektubat/523
9- Mahall-i taalluk‑u kudret olan her şeydeki melekûtiyet ciheti şeffaftır, nezihtir. Risale-i Nur-Mektubat/523
8- Esbaba tesir-i hakiki verilmemiş, vahdet ve celal öyle ister. Lâkin mülk cihetinde esbab dest-i kudrete perde olmuştur, izzet ve azamet öyle ister. Tâ nazar-ı zâhirde dest-i kudret, mülk cihetindeki umûr‑u hasise ile mübaşir görülmesin. Risale-i Nur-Mektubat/523
7- Kâinatın telifinde öyle bir i'caz var ki bütün esbab-ı tabiiye farz-ı muhal olarak muktedir birer fâil-i muhtar olsalar yine kemal-i acz ile o i'caza karşı secde ederek سُبْحَانَكَ لَا قُدْرَةَ لَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ diyeceklerdir. Risale-i Nur-Mektubat/523
4- Haşirde bütün zevi'l-ervahın ihyası, mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihya ve inşasından kudrete daha ağır olamaz. Zira kudret-i ezeliye zatiyedir; tagayyür edemez, acz tahallül edemez, avâik tedahül edemez. Onda meratib olamaz, her şey ona nisbeten birdir. Risale-i Nur-Mektubat/522
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.