İyi biliniz ki, dünyâda namazın rütbesi, derecesi, âhiretde, Allahü teâlâyı görmenin yüksekliği gibidir. Dünyâda insanın Allahü teâlâya en yakın bulunduğu zemân, namaz kıldığı zemândır. Âhiretde en yakın olduğu da (Rü'yet), ya'nî Allahü teâlâyı gördüğü zemândır. Dünyâdaki bütün ibâdetler, insanı namaz kılabilicek bir hâle getirmek içindir. Asl maksad, namaz kılmakdır. Se'âdet-i ebediyyeye ve sonsuz ni'metlere kavuşmanızı dilerim.
Ölüm bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavuşdurur. Ölmek, felâket değildir. Öldükten sonra, başına gelecekleri bilmemek felâketdir.
~
Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:
(Ölünün mezârdaki hâli, imdâd diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de, babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duâyı gözler. Kendisine, bir duâ gelince, dünyânın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekden daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşıyanların duâları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de, ölülere hediyyesi, onlar için duâ ve istiğfâr etmekdir.)
İnsanların doğruyu, iyiyi, güzel olanı bulabilmeleri tek başına akılla mümkün değildir. Akıl, göz gibidir. Peygamber vâsıtası ile gönderilen din ise ışık gibidir. Büyüklerle tanışdıktan sonra ayrılanlara şaşılır!
Birisi cismin (ya'ni nefs-i emmârenin), ikincisi ruhun lezzetleri ve acılarıdır. Cisme lezzet veren herşey, ruha elem verir. Cismi inciten herşey, ruha tatlı gelir. Görülüyor ki, ruh ile cesed, birbirinin nakizi, aksidir.
Kalbi itmînâna kavuşduran tek yol vardır.
Bu tek yol, Allahü teâlâyı zikr etmekdir.
~
Zikr et zikr, bedende iken cânın,
Kalb temizliği, zikrîledir Rahmânın.
Niyyet doğru olmadıkça, hayrlı işlerin, yardımların ve âdete uyarak yapılan ibadetlerin, yalnız hiç fâidesi olmaz. Kalbin selâmet bulması da ve Allahü teâlâdan başka hiçbir şeye düşkün olmaması da lâzımdır. [Ya'nî her yapılan şey, O emr etdiği, O beğendiği için yapılmalı. Onun râzı olmadığı her şeyden kaçınmalıdır. Her şey Onun için olmalıdır.] Hem, kalbin selâmeti, hem de bedenin salih işler yapması, birlikde lâzımdır. Beden sâlih ameller yapmaksızın, kalbim selâmetdedir, [kalbim temizdir, sen kalbe bak] demek bâtıldır, boşdur. Kendini aldatmakdır. Bu dünyâda, bedensiz rûh olmadığı gibi, beden ibâdet yapmadan ve günahlardan kaçınmadan, kalb, temiz olmaz.