Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Menderes'in Hayatı 4

Mehmet Abidin Kartal

Menderes'in Hayatı 4 Gönderileri

Menderes'in Hayatı 4 kitaplarını, Menderes'in Hayatı 4 sözleri ve alıntılarını, Menderes'in Hayatı 4 yazarlarını, Menderes'in Hayatı 4 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'in son görüşmeleri tutuklu bulundukları sırada Harp Okulu'nda oldu. Menderes yüzünü yıkarken lavaboya Bayar da girdi. İkisinin de yanında askerler vardı. Karşılaşma ani olmuştu. Bayar, "Olan olmuştur Adnan Bey, metin olunuz dedi. Başbakan'ın yüzünde mahzun bir gülümseme belirdi. Ellerini iki yana açtı: "Zaten başka çare var mı?"... Askerler sözlerini kesti. Bu, son görüşmeleri oldu.
Sayfa 160 - Nev YayınlarıKitabı okudu
Silahlı bir kuvveti arkana aldığında ilk önce düşmanınızı yenersiniz fakat sonra arkanızdan vurulursunuz.
Sayfa 148 - Nev YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her şeyini borçlu olduğu adama karşı duyulan his -psikoloğlar söylüyor- ya minnettir, ya kin!
Sayfa 123 - Nev Yayınları/ * Ethem Menderes bunları Adnan Menderes için söylüyor. Ethem tam bir ş*ref yoksunu haindir. Adnan ile akrabalığı yokturKitabı okudu
Zavallı Menderes diye yazıyor Ali Fuat Başgil Hoca, 27 Mayıs İhtilalı ve Sebepleri adlı hesaplaşma kitabında ; ve ardından şu zehir gibi sözleri ekliyor: 'Ne saf kalplilik: Halka güvenmek karınca yuvasına sığınmaktır.'
Sayfa 119 - Nev YayınlarıKitabı okudu
İstanbul üniversitesi ve darbe yanlıları anısına koydukları taş(!)
-Korku var mıydı içinizde? Vardı. O akşam üzeri, üniversitede son bir toplantı yaptık. Üç havacı arkadaşı Eskişehir'e gönderdik. İstanbul Üniversitesi'nde hâlâ duruyor mu bilmiyorum, Hukuk Fakültesi'nin karşısında kocaman bir taş vardır. İlk toplantıyı orada yaptık. O taşı o toplantının anısına üniversite getirdi oraya koydu.
Sayfa 103 - Nev Yayınları/ ülkenin nankör ve hain üniversiteleriKitabı okudu
Aynı üniversiteler aynı pislik olaylar...
Soyuyüce, Aksiyon'a tarihi açıklamalar yaparak, ihtilala giden yolda, 28 Nisan 1960'tan sonraki öğrenci hareketlerinin kendi kontrollerinde olduğunu söyledi: "Mediko Sosyal'de iki doktor vasıtasıyla şurada gösteri yapsınlar veyahut da yapmasınlar, dağılsınlar falan diyorduk." Bunun anlamı şu: İstanbul Üniversitesi öğrencileri özellikle 27-28 Nisan 1960 tarihinde ayaklandı. Bundan sonra, ihtilala kadar geçen süre içinde hemen her gün benzer öğrenci olayları, özellikle büyük şehirler başta olmak üzere Türkiye'nin gündeminden eksik olmadı. 27 Mayıs İhtilalını anlatan ya da yazanlar, bu olaylarda CHP Gençlik kollarının da etkisiyle beraber, öğrencilerin de kullanıldığı "ihtimali üzerinde durdu hep. Ancak, ihtilali yapanlardan net bir açıklama yapılmadığı için bu nokta hep karanlıkta kalmış oldu. İşte Soyuyüce, Aksiyon a yaptığı bu açıklama ile 27 Mayıs konusunda tarihi bir itirafta bulunuyor şimdi.
Sayfa 94 - Nev YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aziz ve muhterem vatandaşlarım: "Günün mühim meselesi yalancılıkla, şeametli şayia ve dedikodularla mücadele etmekten ibaret görülüyor."
Sayfa 84 - Nev YayınlarıKitabı okudu
Hülasa, memleket bir yalan selinde meşum dedikodu ve şayiaların tufanında boğulmak istenmektedir. Buna karşı müteyakkız olmanın lüzumunu dünkü konuşmamda işaret ettim ve bugünkü izahlarımla aynı ricayı tekrar etmek istiyorum. Çünkü bu işin yani ayaklanma tertipçilerinin sermayelerinin yüzde 99'u yalan haberler inşa etmek,meşum dedikodu ve şayiaları bütün vatan sathina yaymaktan ibarettir.
Sayfa 84 - Nev YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir gün orada, Avukat merhum Yusuf Türel(lim Yayma Cemiyeti Başkanı) Tevfik leri'yi bir toplantıya davet etmişti. Yusuf Türel söz aldı: "Neden kontenjan 59 Kişi? Bizden bina isteyin, para isteyin. Neden 590 kişi değil" diye bayağı hükümete çattı. Tevfik İleri kürsüye çıktı; "Üstümüze gelmeyin" dedi, ağladı. "Bunu biz nasıl açtığımızı siz bilemezsiniz..Dua edin, çoğalsın" dedi. Ama adam ağladı, hiç unutamıyorum. Hakikaten sonra İslam enstitüleri çoğaldı. Bunda Menderes'in büyük hizmeti var. Gerçekten de hayatıyla ödedi. Hakkını yememek lazım. Ben onun dış ülkelere gidip gelirken Eyüp Sultan'ı ziyaret ettiğini biliyorum. Böyle inançlı bir insandi. Mazlumen asıldığına inanıyorum.
Sayfa 55 - Nev YayınlarıKitabı okudu
"Benim müsteşarım, Masonların reisi. Beni bu kadar bunalttılar, etrafımı çevrelediler. Ben Müslümanım. Türkiye'nin de ayakta kalmasının teminatı İslam'dır, imandır. Eğer bugün biz ayaktaysak,beyaz örtülü bir ninenin kucağında veya aksakallı bir dedenin kucağında büyümüş bir nesil olarak ayaktayız" Ama nasıl ağlıyor? Hüngür hüngür... "Imansız, İslamsız yaşanmaz. Hayatım pahasına da olsa, İmam Hatip okullarının yüksek kısmını açacağım. Arkadaşlarım beni desteklemiyor, laikliğe aykırı görüyorlar, yalnızım arkadaşlar" dedi. Böyle iki saat konuştu. Ağladı, ağlattı herkesi. Halk partililer dahi onun samimiyetine inandılar. Çok şeyler anlattı daha.. Üniversitedeki profesörlerin faaliyetlerini falan, hepsini biliyor..
Sayfa 53 - Nev Yayınları/ Adnan MenderesKitabı okudu
Üstad'ın bir ara heyecan ve kızgınlıkla, "Beni kızdırmasınlar. Beni kızdırırlarsa Türkiye'yi başlarına yıkarım. Bunlar, (yani Halk Partililer) şirret insanlardır." dedi. Burada tabi ki, Halk Partilileri kastediyordu.
Sayfa 49 - Nev YayınlarıKitabı okudu
8 Ocak 1959 günü İsmet İnönü Meclise kararlı geldi. Saçları dimdik olmuştu. Öfkeli zamanlarında böyle oluyordu.Başkan oturumu açtığında, fırtınadan önce sessizlik vardı. İnönü söz istedi. Tamam fırtına geliyordu. İnönü yerinden kalktı, kürsüye doğru ilerlemeye başladı. Elinde Cumhuriyet gazetesi vardı. Gazete, Said Nursi'nin, Ankara'ya gelmeden önce, Istanbul'da bir taksideyken fotoğrafını çekmişti. Öfkeli bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Hükümetiirticayı hortlatmakla suçladı. "Dinin siyasete en yaldızlı şekilde alet edilmesi yüzünden memleketin iki defa battığını görmüş benim gibi bir adamın. din istismarcılarının zararı karşısında duyduğuheyecanlı hassasiyeti paylaşmanızı istiyorum" dedi Parmağını DP grubuna doğru hiddetle sallayarak, sözlerini şöyle tamamladı: "Böyle giderseniz, sizi ben bile kurtaramam" Bu kez Başbakan Adnan Menderes geldi kürsüye. O da tepkiliydi. O da sert konuştu." Allah aşkına, Paşa niçin bu kadar dinden, dindarlardan rahatsız oluyor, öleceğini bilmiyor mu? Şimdiye kadar kendisine ne zararları dokunmuştur. Bütün hayatını dine vakfetmiş bir pir-i faniden ne istiyor? Niçin eziyetinden hoşlanıyor, niçin meşakkat çekmesinden hoşlanıyor, niye bu kadar dine ve dindarlara karşıdır, anlayamıyorum?" Karşılıkl konuşmalardan sonra, Meclis kanıştı. Milletvekilleri birbirine girdi. Küfürleşmeler, yumruklaşmalar oldu. Meclis başkanı Refik Koraltan'ın milletvekillerini yatıştırma çabaları sonuçsuz kaldı. DP'lilerin önerisi üzerine İsmet Inönü'ye 12 oturum Meclis'e girmeme cezası verildi.
Sayfa 48 - Nev YayınlarıKitabı okudu
Eylül 1950'de TBMM, Birleşmiş Milletlerin çağrısına uyarak Kore'ye asker gönderme kararı almış, Said Nursi bu kararı doğru bulmuş ve öğrencilerini de Kore'ye gitmeleri için teşvik etmişti. 1951 yılında teksir makinası ile çoğaltılan Nur Risaleleri dünyanın çeşitli merkezlerine, bu arada Vatikan'daki Papa'ya gönderilmiş. Papa'dan teşekkür mesajı gelmişti. 1952'de Istanbul Savcılığı, yasadışı gerekçesiyle hakkında bir kez daha dava açtı; dava konusu yeni yayımlanmış olan Gençlik Reh- beri adlı kitabıydı. Said-i Nursi bu davadan ve 1953'te açılan bir başka davadan beraat etti. 24 Şubat 1955'de- Türkiye-İran-Pakistan arasında kurulan CENTO ittifakı Said Nursi'yi çok memnun etmişti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'e mektup yazarak "İslam alemi ile yapılan bu ittifak ırkçılığı def edecektir" şeklinde görüş bildirmişti.
Sayfa 46 - Nev YayınlarıKitabı okudu
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.