Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mevsimsiz Bir Şair: Özdemir İnce

Celal Soycan

Mevsimsiz Bir Şair: Özdemir İnce Gönderileri

Mevsimsiz Bir Şair: Özdemir İnce kitaplarını, Mevsimsiz Bir Şair: Özdemir İnce sözleri ve alıntılarını, Mevsimsiz Bir Şair: Özdemir İnce yazarlarını, Mevsimsiz Bir Şair: Özdemir İnce yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sondeyiş: Edebiyatın Gizli Tarihi (4/4)
İşte edebiyat eserlerinin teknik özelliklerini, yapı taşlarını, söz sanatlarını, dahası derin yapılarında yatan mesajları, şiirin bütününde hangi ideolojinin başat olduğunu göstermenin yanı sıra; yukarıda sözünü ettiğimiz toplumsal oluşumların nasıl yansıdığını araştırmak, yazarına rağmen esere sızmış düşünceleri göstermek, şairin söyleminde kastetmediği anlamlara gelen, kısaca şairin tamamlanmış gördüğü anlamsal yapıyı aşan farklı oluşumları ortaya çıkarmak, bu farklılıklardan yazarın nasıl bir bütünsel söylem çıkardığını açıklamak eleştirinin asli görevleri arasında olmalıdır.
Sayfa 216 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
Sondeyiş: Edebiyatın Gizli Tarihi (3/4)
Şamanizm'den geçmiş, Müslümanlaşmış, daha Müslümanlaşmasının başlangıcında Avrupa kültürüyle sentezini oluşturmuş (tasavvuf düşüncesi), yüzlerce kavmin ve farklı dinlerin yakın etkisine girmiş bizimkisi gibi bir toplumda ise çokkültürlülük esastır.
Sayfa 216 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
Reklam
Sondeyiş: Edebiyatın Gizli Tarihi (2/4)
Bu yapılanma toplumların arka yüzünü oluşturur. Hangi ideoloji genelgeçer olursa olsun, onda içkin olarak tarihte karşılaştığı bütün yaşam biçimlerini, uygarlıkları, kültürleri görebiliriz. Bizim toplumsal yapımızda bu çokkültürlülük daha köklüdür. Benzerlik içerisinde farklılıklar daha çoktur.
Sayfa 216 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
Sondeyiş: Edebiyatın Gizli Tarihi (1/4)
Bilindiği gibi, kendine kapalı kalmış çok az toplumun dışında, tarihsel olarak bir toplumda tarihsel sürekliliği sağlayan homojenleşmiş, tek bir kültürel oluşum yoktur. Toplumlar , tarihsel gelişmeleri evresinde, çeşitli dinlerden, düşüncelerden, uygarlıklardan etkilenirler. Hele bizim gibi uygarlıkların, kültürlerle karşılaşmayı sağlayan göçlerin yurdu olan bir ülkede...
Sayfa 216 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ Bir çağın tarihi edebiyatın sindirdiği, özümsediği tarih olmalıdır! Ciddi edebiyat her zaman böyle olmuştu, olmuştur. Klasik dönem yazarlarını, 19. yüzyıl yazarlarını okuduğunuz zaman yapıtın oturduğu tarihle, düşünce tarihiyle, siyaset felsefesiyle, töresiyle de ilişki kurarsınız. Victor Hugo, Balzac, Stendhal, Tolstoy, Dostoyevski, Sartre, Camus... Nâzım, S. Ali, Orhan Kemal, Yaşar Kemal... Bugünden yarına kalacak yazar ve şairler de bu türden yazar ve şairler olacak. ¶¶
Sayfa 185 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
Yazınsal yapıt sadece dil dünyasında ikâmet etmez. Haydi, "Eder!" diyelim; ama dil dünyasının da içinde yer aldığı bir toplumsal, bir tarihsel, bir psikolojik, bir mitolojik "sphére" (yuvar, küre, alan, çevre, ortam) vardır. Yuvarlar vardır. Bunların hepsinin değerlenmesi, yorumlanması gerekir. Yapısalcılık ve göstergebilim sadece dil yuvarını (sphére) ele alıyor ve yazınsal yapıtı dile indirgemeye kalkışıyordu. Buradan hareket eden goygoycular da yazınsal yapıt eşittir dil diye kasıla kasıla ortalığı talan ediyorlardı. İlhan Berk'in kendini "yapısalcı şair" olarak tanımladığını anımsayalım. Çünkü yapısalcı değerlendirme ve yorumlama yönteminin bir yaratı yöntemi olduğunu sanmaktaydı. Türk şiiri ve edebiyatı hep böyle "sanma"ların tuzağına düşmüştür. Benim dışımda bir Allah'ın kulu çıkıp, "Olur mu böyle şey, saçmalamayın!" diyemedi. Daha acısı, bir Allah'ın kulu çıkıp "Asıl sen saçmalama!" diyemedi bana.
Sayfa 138 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
Reklam
¶¶ "Ozanlar bundan böyle sözlerini dilin aynı zamanda hem işlevini hem yapısını kucaklayacak, kapalı bir Doğa olarak kurarlar. Öyleyse şiir artık süslerle bezenmiş ya da özgürlükleri budanmış bir düzyazı değildir. (...) Çağdaş şiirin her sözcüğünün altında bir varoluşsal yerbilim yatar." Roland Barthes, Yazının Sıfır Derecesi, Metis Yayınları Roland Barthes, o yazısında Baudelaire, Lautréamont, Rimbaud ve Mallarmé'nin yaptıkları şiir devrimini anlatıyor. En basit düzeyde söyleyecek olursam, adını andığım şairlere gelinceye kadar şiir vezin-kafiyeli ve süslü süslü düzyazıydı. Düzyazıdan ayrı bir şiirsel söylem yoktu. Modern anlamda şiirsel söylem bu şairlerle ve Aloysius Bertrand sayesinde kuruldu. Vezinsiz ve kafiyesiz düzyazı formunda bir metnin şiir olabileceğini aklınız kesiyor mu? Eğer şair dilsel sapmanın ne olduğunu biliyorsa ve şiirin düzyazıdan farklı bir sözdizimine oturduğunun farkındaysa, yazdığı elbette şiir olacaktır. ¶¶
Sayfa 120 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ Şiir eğer özgürse, bir hukuk devletinin ülkesinde yazılıyorsa, suç işlemez. İşleyemez. Onun suç işlediğini hukuk devletine yaraşmayan yasalar iddia eder. Ama yasalar kalkınca suç da ortadan kalkar. Gerçek suç yasalara bağlı olmayan ebedî suçtur. Böyle suçlar vardır, insanlık suçları vardır. Ve bu türden suçlar şiirin yasasına aykırıdır. ¶¶
Sayfa 113 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ "Artık herkes kendi suçunu kendisi işliyor, daha doğrusu her birey, her topluluk, her örgüt kendi suçunu kendisi işlemek zorunda. 'Suç işleme görevini' şaire bırakan toplumlar ilkel ve zavallı toplumlardır. Gerçek şiirin 'ulusu' olmaz. 'Suç'un tanımına gelince: Artık adi suçlardan, siyasal suçlardan başka suçlar da var. Ne var ki devlet bu suçları görecek kadar zeki değil." ¶¶ Mevsimsiz Yazılar, Doğan Kitap, 2002, s. 127
Sayfa 113 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ "Gerçekten çağdaş bir devletle, gerçekten örgütlenmiş bir toplumda, insanların otoriteye karşı bireyleştiği bir toplumda şair artık sadece ülkesinin şiir retoriğinin kurallarını ihlal edebilir. Artık 'doğal vekil' görevini de asıl sahiplerine iade etmiştir. Şair artık uzun bir süredir şiirle baş başadır." ¶¶ Adam Sanat, Eylül 2000
Sayfa 112 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
Reklam
¶¶ "Şiir tarih boyunca bir sığınağı olmayan her türlü bilginin, insana özgü erdemlerin ve kusurların mekânı olmuştur. Şiir bunlarla çağlar boyu ortakyaşar (sembioz) hayatı sürmüştür. Zaman içinde kendisine bir sığınak, bir yuva bulan asalaklar şiiri terk etmiştir. Şiirin özgürleşme serüveni böyledir, şiir böyle şiir olmuştur: Bütün kendisine ait olmayan fazlalıkları atarak." ¶¶ Adam Sanat, Eylül 2000
Sayfa 112 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ Gerçek şairlerin "kendi"lerinden başka denek taşı, mihenk taşı, rakibi yoktur. ¶¶
Sayfa 111 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ Nâzım Hikmet, Doğu-Batı sentezi yapmaya kalkışmamış, bu yüzden de evrensel bir şiir yazmıştır. (...) Ben kendim için Nâzım Hikmet'i seçtim. Örnek olarak değil, yöntem ve güzergâh olarak... Ayrı menzillerde, ayrı konaklarda konaklayarak. Benim için modern Türk şiiri Nâzım Hikmet'le başlar. ¶¶
Sayfa 110 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ Şiir, şiire ihtiyacı olan insanoğluna her şey verebilir. Örneğin umut ve mutluluk verebilir, doğayla uyum düşüncesi verebilir. ¶¶
Sayfa 105 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
¶¶ Sanat, felsefe ve şiirin bulunmadığı toplumlarda düşünce de yoktur. ¶¶
Sayfa 105 - Dünya Kitapları, Yayın Yönetmeni Feridun Andaç, Birinci Basım Nisan 2005Kitabı okudu
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.