Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mihri Belli'nin Anıları - İnsanlar Tanıdım II

Mihri Belli

Mihri Belli'nin Anıları - İnsanlar Tanıdım II Gönderileri

Mihri Belli'nin Anıları - İnsanlar Tanıdım II kitaplarını, Mihri Belli'nin Anıları - İnsanlar Tanıdım II sözleri ve alıntılarını, Mihri Belli'nin Anıları - İnsanlar Tanıdım II yazarlarını, Mihri Belli'nin Anıları - İnsanlar Tanıdım II yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Salon Sosyalizmi
Sertellerin çevresi, özellikle 1946'dan sonra TKP aleyhtarı kampanyanın bir merkezi, "Salon Sosyalizmi" dediğimiz akımın odak noktalarından biriydi.
Sayfa 33 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları
1955 güzünde bir gün Orhaniye'de kelepçeleri vurdular. Otobüse doldurulduk ve Adana Merkez Cezaevine tam iki günde vardık. Yollar kötü, otobüs eski, ikide bir bozulur. Yol bir türlü bitmez. Kelepçe de sıkar mı sıkar.
Sayfa 41 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları
Reklam
Sevim Tarı ile evlenmemiz Sultanahmet cezaevinde oldu (6 Şubat 1957). O yeni tahliye olmuştu. Dışarıda bürokratik işleri takip etti. Cezaevi müdürünün odasının yanındaki holde nikah memurunun önünde resmen evlenmiş olduk. Sevinç Özgüner ile Sevim'in akrabası Saide Tahir şahitlerimizdi. Şahitlerden biri hediye olarak kestane şekeri getirmişti. Esrar karışık olabilir diye içeri sokmadılar. Evlendikten sonra Sevim görüşe gelebildi. Soyadlarımız uyuyordu artık.
Sayfa 53 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları
Demokrat Parti iktidarının ilk yılları bağımlı kapitalizmin yükseliş dönemine rastlamıştı. Dış krediler, tarımın makineleşmesiyle ekilen alanların genişlemesi gibi etkenlerin bir araya gelmesi sonucu ulusal gelir artmıştı. DP bunu kendi başarısı olarak değerlendirdi ve hep süreceğini sandı. Arkadan kötü günler gelince telaşlandılar. Alınan kredilerin faiziyle ödenmesi gerekiyordu. Dış ödemeler açık vermeye başladı. Bunu enflasyon ve paranın değerinin düşürülmesi izledi. DP için gerileme dönemi başlamıştı. 1957 Seçimlerinde bu parti önemli ölçüde oy kaybına uğradı.
Sayfa 56 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları
Yüzbaşı Kazım Kap, Enver Paşa'nın yaverliğini yapmıştı. Enver Paşa'dan bir telgraf alıyor. "Ben çıkıyorum, sen de çık" denmektedir telgrafta. .... Dağıstan gibi ücra bir ülkede birkaç yüz atlı bindirebildin mi, kendi devletini kurman işten değildir. Kazım Yüzbaşı da öyle yapıyor ve kendini Dağıstan Cumhurbaşkanı ilan ediyor. ... "Kızıl Ordu geliyor" diye bir laf dolaştı. Bizim beşyüz atlı eriyiverdi. Üç Türk subayı sipsivri ortada kaldık. İki teğmen bir de ben. Atları dörtnal güneye, İran'a sürdük. Kafkasya'da bize ekmek kalmamıştı."
Sayfa 65 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları
Üç Türk subayı İran'da İsmail Simiko'ya sığınıyorlar. İsmail Simiko Kuzey-Doğu Kürdistan'da bir Kürt devleti kurma girişimindedir ve İran ordusuyla savaş halindedir. Emrindeki kuvvetler arasında Osmanlı Ordusundan gelme askerler de vardır. Türk subaylarını iyi karşılıyor, onlara görev veriyor. Kazım Yüzbaşı ve arkadaşları bir süre Simiko'nun emrinde kalıyorlar. Bir gün, Simiko seferdeyken, nöbetçileri gafil avlayıp kurulmakta olan Kürt devletinin hazinesini ele geçiriyorlar (çalıyorlar), Türkiye topraklarına kaçıyorlar. Bu kez menzil Ankara'dır. Sekiz on katır yükü tutan hazine ile maceralı bir yolculuktan sonra Ankara'ya varıp hazineyi Mustafa Kemal'e teslim ediyorlar.
Sayfa 66 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları
Reklam
İttihatçılar, Kurtuluş Savaşımızda zaferi kendi eserleri saymaktadırlar. Mustafa Kemal'i de hazıra konarak iktidarı gaspetmiş bir kimse olarak görmektedirler. Gerçekten Kurtuluş Savaşı boyunca Ankara iktidarının Türkiye düzeyinde dayandığı başlıca örgüt İttihat ve Terakki Fırkasıydı. İttihatçılar zaferden sonra saf dışı edilmelerini hazmedememektedirler.
Sayfa 67 - 1. baskı - 1989 - Milliyet Yayınları