Derslerini öğrenmeden maddenin disiplininden kaçıldığında, yukarı doğru yükselmiyoruz, aksine gelişimin bir aşamasına hapsolmuşuz demektir.
... cemiyetin birinden ötekine koşanların ruhsal eksikliği buradadır. Fakat bu ilerleme yolu değil gerileme yoludur. Eninde sonunda engelle karşılaşacak ve o engeli yoldan kaldırmak zorunda kalacaklardır. Hayat onları tekrar tekrar aynı noktaya getirir ve gerekirse psikolojik hastalıkların kamçısını ve mahmuzunu kullanır. Hayatla yüzleşmeyenlerin bağlantısı kopar. Zihnin yatkın olduğu birçok hastalığın ana sebebi işte bu kopmadır.
Eğer içsel krallığımızın bütün yörelerini birleşmiş bilincin merkezi gücünün egemenliğine sokmak istiyorsak, doğruluğun güzelliği kadar, güzelliğin doğruluğunu da öğrenmek zorundayız.
Tanrısallık bir form olarak tezahür edecekse, bu form mükemmel bir şekilde dengelenmiş olmalıdır. Bunun tersi de eşit ölçüde doğrudur; bir formu oluşturan kuvvetler mükemmel bir denge içindeyseler, bu form kendine özgü bir Tanrısallığın tezahürüdür.
Çok fazla hayırda bulunmak bir aptalın işi, fazla sabır bir korkağın işaretidir. İhtiyacımız olan, etrafımızda sağlık, mutluluk ve huzuru yaratan adil ve bilge denge ile, bu denge için bazı şeylerden feragat etmenin gerekli olduğunu fark etmektir.
Görünür evrenin görünmez bir ana çerçevesi olduğunu reddetmek yerine, arkada bir akıl ararsak doğayı daha kolay kavrarız. Fizikçilerin eteri maddeden ziyade zihne yakındır; zaman ve mekan, modern felsefeciler tarafından anlaşıldığı haliyle çizgisel ölçüler olmaktan ziyade bilinç hallerine benzemektedirler.