Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Antik Dünyada Kozmoloji Ve Din

Mitras Gizlerinin Kökeni

David Ulansey

Mitras Gizlerinin Kökeni Gönderileri

Mitras Gizlerinin Kökeni kitaplarını, Mitras Gizlerinin Kökeni sözleri ve alıntılarını, Mitras Gizlerinin Kökeni yazarlarını, Mitras Gizlerinin Kökeni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İncelediğimiz örnekler, Yunan-Roma dünyasında, uzayın gü­cünden daha üstün bir güç ile, astroloji öğretisine uygun olarak insanların kaderine hükmeden güç arasında bir bağlantı kurma çabalarını gösteriyor. Dolayısı ile, Mitraizmin tanrısının esas çe­kici özelliği, uzayın düzenini denetleme gücünde yatıyordu.Ancak, bu yeni kozmik tanrıyı çekici kılan bir olgu daha sözkonusu olabilir. Helenistik ve Roma dönemlerinde astral öğretilerin artan önemi, ölümden sonra yaşam kavramını yaygınlaştırmıştı.
Boğayı öldürmenin anlamı
Ay tanrıçası Selene "Dünyanın sahibesi ve uzayın yöneticisi" olarak tanımla­nıyordu. Güneş tanrısı Helios'a tapınma sırasında "ateşin yo­rulmaz ışığını kullanan ve büyük kutup ekseni etrafında gurur­la dönen altın saçlı Helios... dünyayı yıl içindeki dört dönüm noktasından geçiren ve mevsimleri yaratan senin kanunların­dır" diye sesleniliyordu. Böyle kutsal varlıkların sahip olduğu kozmik gücün, kaderi değiştirme etkisine de sahip olduğu, aşa­ğıda bir örneğini göreceğimiz türden metinlerde açıkça vurgula­nıyordu. Güneş tanrısının, kader tanrıçasını yönettiği belirtilen metinde "Kutsal asayı gökyüzünde tutan ve yukarıdaki yıldız­ların merkezi olan sen,... Kader'e hükmeden sen..." ifadesi kulla­nılmıştı. Bu metinlerde kutup eksenine verilen öneme dikkat edelim, çünkü, presesyon tarafından yerinden oynatılan ve presesyon tanrısının doğal olarak hükmettiği eksen budur. Bu konu ile ilgili olarak, Yunan büyücülerinin yazıtlarında, o anda hangi tanrının bu eksene hükmettiğini öğrenmek amacıyla hazırlan­mış iki büyü bulunmuştur. Mitras Duaları adı verilen ve için­de kutup ekseni sembolünün önemli yeri olan bir metni incele­diğimizde bu konuya döneceğiz...
Reklam
Böyle özelliklere sahip bir tanrıya gösterilen dini bağlılığın en iyi örneklerinden biri Apuleius'un (İsa’dan sonra ikinci yüzyıl) Altın Eşek isimli eserinde yer almaktadır. Bu kitabın bir pasajın­da eserin kahramanı Lucius, İsis Gizemciliği kültüne kabul edilmesinden sonra, "insan soyunun kurtarıcısı" olarak tanımla­dığı tanrıçayı şu sözlerle över: "Sen/ Kader Tanrıçasının düğüm­lerini çözebilirsin. Sen, Talih Tanrıçasının tahriklerini durdurabi­lir ve yıldızların kötü etkilerini yörüngede tutabilirsin. Gökyü­zünün tanrıları sana taparlar. Uzayı döndüren sensin. Güneşi aydınlatan sensin. Sen evreni yönetirsin. Cehennem senin ayak­larının altındadır. Yıldızlar senin emirlerinle hareket eder." Lucius'un tanrıça İsis için uygun gördüğü bu nitelemeler, "presesyonun tanrısı" için de kullanılmasını bekleyeceğimiz sözler­dir. Apuleius'un burada, güvendiği tanrıçanın uzayın güçlerini denetleme ve insanlan kurtarma yeteneğine gösterdiği inanç, ilk Hıristiyanlar tarafından da benzer şekillerde dile getirilmişti. İsa'dan sonra birinci yüzyılın ortalarında Tarsus'lu Paul şöyle diyordu: "Anavatanımız gökyüzüdür, kurtarıcımızı da oradan bekleriz... O, bizim zavallı gövdelerimizi kendi muhteşem vücu­duna dönüştürecektir, çünkü o, bütün evrene boyun eğdiren gücün sahibidir."
Mitraizmin ortaya çıktığı dönemde, Akdeniz kültürü içinde astrolojinin yaygınlaştığını ve kaderin yıldızlar tara­fından belirlendiği inancının giderek toplumun daha geniş ke­simlerini kapladığını vurgulamak gerekir. Örneğin, daha önce gördüğümüz gibi, Stoacılar, astral inançları kendi felsefelerine adapte etmiş ve bunu, evrende her olgunun birbiriyle bağlantılı olduğu şeklindeki geleneksel felsefeleriyle uyumlu hale getir­mişlerdi. Bu ortamda, yıldızlan yöneten bir tanrının, dünya üze­rindeki hayatı da kontrol ettiğini düşünmek doğaldır ve böyle bir tanrı ile özel bir bağlantı, büyük bir gücün sahibi olmak şek­linde algılanmış olmalıdır.
Stoacı düşüncenin konumuz açısından çok önemli üç yönünü belirledik: Stoacıların astrolojiye bağlılığı ve bir tür astral din veya yıldız tapkısının varlığı; Stoacılığın Büyük Yıl tezinde ifade edilen uzun astronomik devirler ve dünya dönemleri; ve doğa güçleri­nin kişileştirilerek temsil edildiği allegorik açıklamalar.
"ben onu gördüğüm ana dek, bir şarkının da rengi olabileceğini bilmiyordum."
Reklam
"ben onu gördüğüm ana dek, bir şarkının da rengi olabileceğini bilmiyordum."
"ben onu gördüğüm ana dek, bir şarkının da rengi olabileceğini bilmiyordum."
Günaydın
"ben onu gördüğüm ana dek, bir şarkının da rengi olabileceğini bilmiyordum."