Irak'ta sivil halkın barbarca bombalanmasından, kadınların ve çocukların kitlesel kıyımından sonra, "ABD'nin büyüklüğü", yetenekleri, ''dünyanın kaderini düzenleyici ellerine alması" üzerine sözler ortalığı kapladı.
Aralık 1991'de Kremlin'in tepesindeki SB bayrağı indirildiğinde, bu, bir halkın nasıl karanlığa sürüklenebileceğinin en sarsıcı ve aynı zamanda en açık işaretiydi. Nihayetinde Sovyetler Birliği yurttaşları, daha kısa bir süre önce yapılan bir halkoylamasında SSCB'nin devamından yana karar vermişlerdi.
Sovyetler Birliğinin çöküşü, emperyalistlere yayılma ve karlarını azamileştirme konusunda yeni imkanlar açarken, insanlık için güvensizlik, savaşlar, gittikçe artan işsizlik, Doğu'dan Batı'ya
bir göç dalgası ve daha bir sürü şey getirdi.
Kapitalist toplumun temel çelişkisi, işin toplumsal niteliği ile
mülkiyetin özel karakteri arasındaki çelişki, kapitalizm kendi gelişim seyri içinde o kadar çok değiştirmeye çalışsa da vardır ve tekrar tekrar oluşmaya devam ediyor.
Avrupa'da sosyalizmin dağılmasından sonra, tamamen
yönünü kaybetmiş ve kaos içinde öyle bir dünya meydana geldi ki, kendini dünya jandarması gören ABD, keyfine göre bugün buraya yarın oraya yağdırdığı bomba ve roketlerle "yeni dünya düzeni'nin çerçevesini çiziyor.