Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modern Bilimin Oluşumu

Richard S. Westfall

En Beğenilen Modern Bilimin Oluşumu Gönderileri

En Beğenilen Modern Bilimin Oluşumu kitaplarını, en beğenilen Modern Bilimin Oluşumu sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Modern Bilimin Oluşumu yazarlarını, en beğenilen Modern Bilimin Oluşumu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Descartes'ın sisteminde ışık, girdabın zorunlu sonucuydu. Güneş, sistemimizdeki en önemli ışık kaynağıdır ve aynı zamanda da girdabın merkezindedir.
Sayfa 55 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Doğa insan aklı için bütünüyle anlaşılabilir değildir,insan doğayı sadece dıştan ve görünen olaylar şeklinde bilebilir.
Sayfa 61 - Alfa
Reklam
Kepler, modern gök mekaniğinin kurucusudur. Çok eski zamanlardan beri kabul edilmiş olan kristal gök yapısının gerçek olmadığı konusunda kategorik olarak ısrar eden ve göksel hareketler için yeni bir problemler kümesinin formüle edilmesini isteyen ilk kişi Kepler olmuştur.
Sayfa 17 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Descartes renk olgusunu da optik bilimine bağladı. O zamana kadar ışık ve renk ayrı şey olarak düşünülüyordu. Renkler cisimlerin gerçek nitelikleriydi. Işıkla aydınlatılırlardı, fakat ışıktan farklıydılar... Descartes‘ın felsefesi renk gibi gerçek niteliklerin varlığını reddediyordu. Tanımı gereği bütün renkler görünüşten ibaretti ve Descartes bu görünüşleri ışık için kullandığı ilkelerle açıklamayı kendisi için bir görev biliyordu. Işığı küçücük kürelerden oluşmuş bir ortamda iletilen bir basınç olarak görmekteydi Renklerinse, kürelerin eksenler etrafında dönme eğiliminin yol açtığı duyular olduğu açıktı... Bütün keyfi ve inandırıcı olmayan unsurlarına karşın Descartes’ ın renk incelemesi optik tarihinde önemli bir olaydır. Descartes sadece gerçek ve görünen renk ayrımını ortadan kaldırıp, ikisini de aynı temele oturtmakla kalmamış, renk olgusunu optik bilimininin içine alan kişi de olmuştur. O zamandan beri de renk olgusu optiğin bir parçasıdır. Şüphesiz ışık ve renk konusu Descartes’ın ele aldığı biçimiyle kabul görmedi. Descartes’ ın renk incelemesi, Aristoteles’in nitelik kavramına olan bütün tepkisine karşın, görünen renkler hakkındaki peripatetik incelemenin mekanikçi dile dönüştürülmesinden ibarettir.
Sayfa 77 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Descartes ünlü Kartezyen ikiliğinde biçimlendirdiği metafizik doğrulamalarıyla, Rönesans doğalcılığına karşı tepki oluşmasını sağladı. Bütün gerçekliklerin iki tözden (cevherden) oluştuğunu öne sürdü. Ruh diyebileceğimiz şey düşünme eylemiyle nitelendirilebilen bir töz; maddi dünyaysa, özün uzayda kapladığı yer olan bir tözdü. Res cogitans ve res extensa’yı Descartes, birbirinden mutlak olarak ayrı ve uzak iki kavram olarak tanımladı. Düşünen töze maddeyi nitelendiren hiçbir özellik-hacim, yer, hareket- yüklenemezdi. Düşünme zihinsel etkinliğin sahip olduğu çeşitli tarzları kapsamaktaydı ve tek başına onun özelliğiydi. Doğa bilimleri açısından bu ikiye ayırmanın en önemli sonucu, bütün psişik niteliklerin, katı bir biçimde madde dünyasının dışında bırakılmasıdır.
Sayfa 49 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Aslında Aristotelesçi felsefe birikimi üniversiteleri, 13. yüzyılda birer öğrenim merkezi olarak yaratmıştı. Başından beri bu kurumlar, varlıklarını Aristoteles’in yorumlarına ve bunların duyurulmasına adamışlardı... Yine baştan beri, üniversite Katolik kilisesiyle de ilişki içerisinde olmuştu. Kilise öğreniminin önde gelen merkezi olduğu sürece üniversitenin bağımsız bir varlığa sahip olabilmesi olanaksızdı. Kilise isteklerini kendi dışındaki bir kuruma benzetmeye çalışmış değildi. Tam aksine üniversiteyi bir toplumun en önemli öğrenim kurumu olarak yaratan ve besleyen zaten kilisenin kendisiydi. (Aksi halde böyle bir kurumun oluşmasına olanak yoktu.) Avrupa üniversitelerindeki bütün hocalar tarikat üyeleriydi ve öğrencilerin büyük bir bölümü dinsel kariyere hazırlanan kişilerdi... Soyluların oğulları yüksek öğrenime heves ettikçe, üniversitelerin kilise elemanlarına mahsus olma niteliği ortadan kalkmaya başladı; ancak bu, üniversitelerin dinsel işlevlerinde hiçbir gevşemeye neden olmadı. Böylece 1600’de üniversitelerin çatıları altında, oldukça eğitimli, ancak modern bilimin doğuşunu selamlamaktan çok, onu hem egemen felsefe hem de içlerine işlemiş olan din için bir tehdit olarak görmeye eğilimli bir grup oluşmuştu.
Sayfa 138 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mekanikçi felsefenin herhangi bir optik keşfine yol açtığını söylemek zordur. Hatta bazen başarılara engel olduğu bile ileri sürülebilir. Bununla beraber mekanikçi felsefenin 17. yüzyıl optik tartışmalarının biçimini belirlediği kuşkusuzdur.
Sayfa 71 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Girdap teorisi kristal kürelerin yerine geçebilecek ilk akla yakın sistemi oluşturuyordu. Gerçi Kepler'in sistemi mekanikçi felsefenin kabul edemeyeceği ilkeler üzerine kuruluydu. Öte yandan Descartes'ın girdabının kabul edilebilir olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Bu sistem, yarım yüzyıl boyunca göklerin fiziksel açıklamasında geçerli olmuştur.
Sayfa 54 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
62 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.