Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modern Bilimin Oluşumu

Richard S. Westfall

En Beğenilen Modern Bilimin Oluşumu Gönderileri

En Beğenilen Modern Bilimin Oluşumu kitaplarını, en beğenilen Modern Bilimin Oluşumu sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Modern Bilimin Oluşumu yazarlarını, en beğenilen Modern Bilimin Oluşumu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazı hekimler dışında, önde gelen hiçbir bilim insanı üniversite kürsüsü sahibi değildi ve bilimsel çalışmalar üniversiteler sayesinde değil, üniversitelerin düşmanlığına karşın gerçekleştirildi. (17.yy)
Sayfa 139 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Doğa şifreli olarak kaleme alınmıştı ve Galileo, şifre anahtarının matematik olduğunu söylüyordu.
Sayfa 38 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Descartes’ın sonradan konuyu özetlerken söylediği gibi, insanlar hareket hakkında yanlış soruyu sormaktaydılar. Cismi harekette tutan nedenin ne olduğunu soruyorlardı. Doğru soruysa cismi neyin durdurduğu olmalıydı.
Sayfa 33 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Dünya fiziksel zorunluluklar sonucu hareket eden, eylemsiz cisimlerden oluşmuş bir makineydi ve düşünen nesnelerin varlığından etkilenmezdi, işte mekanikçi doğa felsefesinin temel önermesi böyleydi.
Sayfa 52 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
“Bizden daha üst düzeyde olan şeylere, aynı düzeyde olduklarımıza göre, doğal olarak hayranlık duyarız. Bulutlar, bazı dağların zirvelerinden biraz daha yukarda oldukları halde, -onlara bakmak için gözümüzü göklere çevirmek zorunda olduğumuzdan- öyle yükseklerde hayal ederiz ki, ozan ve ressamlar bulutların içinde Tanrı’nın tahtını görürler.
Sayfa 48 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Descartes'ın Kartezyen metafiziğine tüm katılığıyla çok az kişi sahip çıktı, ancak yüzyılın ikinci yarısının neredeyse bütün önemli bilim insanları madde ve ruh ikiliğini kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kabul etti. Modern bilimin fiziksel doğası artık doğmuştu.
Sayfa 50 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Sonsuz uzay doluluğu içine doğru olan hareketin ilk sonucu evrenimizin sonsuz sayıda girdaptan oluşan bir yapıda olmasıdır.
Sayfa 54 - Alfa
Bütün öteki çalışma alanlarında olduğu gibi bilimde de problemi doğru bir biçimde ortaya koymak, çözümü bulmaktan çok daha önemlidir...
Sayfa 26 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Kimya bir bilim değildi.
17. yüzyıla girilirken kimya, genellikle doğa bilimlerinin bir parçası sayılmıyordu. En kötümser tanımıyla doğa dışı bir mistiklik, en iyimseriyleyse tıbbın hizmetinde bir zanaattı. Yüzyılın sonundaysa kimyacılar Avrupa'nın bilim derneklerinde onurlu yerlere sahiptiler.
Sayfa 109Kitabı okudu
17. yüzyılda, bilim alanındaki gelişmeler bilimsel kavramları basit bir yeniden formüllendirmenin çok ötesindedir. Kaldı ki, kavramların yeniden formüllendirilmesi bile örneklerini sık sık gördüğümüz gibi “devrim” nitelenmesini hak edecek ölçüde radikaldir. Bu dönemde bilim aynı zamanda örgütlü bir toplumsal etkinlik olarak da kendisini gösterdi... 17. yüzyıldan önce bilim ile felsefeyi birbirinden ayırmak ve birçok kişiyi, öncelikle bilim insanı olarak betimleyebilmek zordu. Aslında 17. yüzyıl sonunda bile, Leibniz gibi bir kişinin varlığı, bugün anladığımız biçimiyle bilimin bağımsızlaşmasının tamamlanmış olmaktan çok uzak olduğunun işaretidir.
Sayfa 137 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Descartes'ın sisteminde ışık, girdabın zorunlu sonucuydu. Güneş, sistemimizdeki en önemli ışık kaynağıdır ve aynı zamanda da girdabın merkezindedir.
Sayfa 55 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Doğa insan aklı için bütünüyle anlaşılabilir değildir,insan doğayı sadece dıştan ve görünen olaylar şeklinde bilebilir.
Sayfa 61 - Alfa
Kepler, modern gök mekaniğinin kurucusudur. Çok eski zamanlardan beri kabul edilmiş olan kristal gök yapısının gerçek olmadığı konusunda kategorik olarak ısrar eden ve göksel hareketler için yeni bir problemler kümesinin formüle edilmesini isteyen ilk kişi Kepler olmuştur.
Sayfa 17 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Aslında Aristotelesçi felsefe birikimi üniversiteleri, 13. yüzyılda birer öğrenim merkezi olarak yaratmıştı. Başından beri bu kurumlar, varlıklarını Aristoteles’in yorumlarına ve bunların duyurulmasına adamışlardı... Yine baştan beri, üniversite Katolik kilisesiyle de ilişki içerisinde olmuştu. Kilise öğreniminin önde gelen merkezi olduğu sürece üniversitenin bağımsız bir varlığa sahip olabilmesi olanaksızdı. Kilise isteklerini kendi dışındaki bir kuruma benzetmeye çalışmış değildi. Tam aksine üniversiteyi bir toplumun en önemli öğrenim kurumu olarak yaratan ve besleyen zaten kilisenin kendisiydi. (Aksi halde böyle bir kurumun oluşmasına olanak yoktu.) Avrupa üniversitelerindeki bütün hocalar tarikat üyeleriydi ve öğrencilerin büyük bir bölümü dinsel kariyere hazırlanan kişilerdi... Soyluların oğulları yüksek öğrenime heves ettikçe, üniversitelerin kilise elemanlarına mahsus olma niteliği ortadan kalkmaya başladı; ancak bu, üniversitelerin dinsel işlevlerinde hiçbir gevşemeye neden olmadı. Böylece 1600’de üniversitelerin çatıları altında, oldukça eğitimli, ancak modern bilimin doğuşunu selamlamaktan çok, onu hem egemen felsefe hem de içlerine işlemiş olan din için bir tehdit olarak görmeye eğilimli bir grup oluşmuştu.
Sayfa 138 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.