Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Modern Yalnızlıklar

İsimsiz Kabirler Gibi

Umut Kozak

İsimsiz Kabirler Gibi Sözleri ve Alıntıları

İsimsiz Kabirler Gibi sözleri ve alıntılarını, İsimsiz Kabirler Gibi kitap alıntılarını, İsimsiz Kabirler Gibi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sözden mânâyı almaya bak,boşver hikayeyi,hepsi hikaye.
İçimden geldiği gibi yapacağım.Sizde öyle yapın.Kırın ve kırıldığı yerde bırakın kalıpları.Ezberciler,ezbere yaşayanlar toplasın.
Reklam
Artık eskisinden daha çok kendi kendine konuşmaya başlamıştı.
....delirmeye sebep yoktu da, biraz gerek vardı herhalde.
Fazla hayat tecrübem yok,toyum ama çok kitap okumuşum.O duruyor ben onu okuyorum.
“Ruhunda izleri hiçbir zaman silinmeyecek sandığın, insanı ölümün kıyısına getiren bir olay, gün geliyor hiçbir şey ifade etmiyor. Yokluyorsun içini, kıpırtı yok. Her şey değişip dönüşüyor. Tekamül gerçekleşiyor.”
Reklam
Daha fazla bahsedemeyeceğim ondan.Bahsettikçe,önemsiz bir şeye önem katıyormuşum gibi geliyor bana.
Biri çiçek getirse kaynatır suyunu içer herhalde, şifaya inancı tam; fakat romantizme ve birinin onu gerçekten düşünerek çiçek alıp getireceğine inancı kalmamış .
Sayfa 52 - Kozak yayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şey bitmemiş, Ama geriye de çok bir şey kalmamış.
Oysa Türk kadını sadelik içinde tebessüm etse yeterdi,çok yordu kendini...
Reklam
Aslında biliyorum, ben olmayacak olanım. Ama yine de bir umut var içimde, belki ölmeden olurum.
Mutluluğu kendi içinizde bulacaksınız, diyen o kişisel gelişim kitapları var ya, hepsi palavra.. İçime kaç defa baktım, bulamıyorum. Evi barkı, her şeyi bırakıp gitmek, sokaklarda yatmak istiyorum.
Uzayın dipsiz boşluğunda gibiyim,dünyaya inip aranıza karışamıyorum...
Daha fazla bahsedemeyeceğim ondan. Bahsttikçe,önemsiz bir şeye önem katıyormuşum gibi geliyor bana.
ALINTI Mest eden akşamüstü serinliğine teslim olmuş ve onun içimi dolduran duruluğunda kaybolmuş bir haldeydim. Biten sigarasını yumuşakça bastırdı küllüğe. Kahve fincanda yarım duruyordu. Orkideye eğildi ve ölürcesine derin birkaç nefes kokladı ve zarâfetle kalktı ayağa. Cafenin hemen önünden geçen tramvaya doğru yavaş adımlarla sâkin sâkin yürümeye başladı. Güzelliğine eklenmiş uzun boyunun seyrine dalmıştım ki, sandalyenin kenarına astığı çantasını unuttuğunu sandım. Hızlıca yerimden kalkıp ona ulaştırmak üzere aldım çantayı. O birkaç adım ötemdeydi. Tramvay yaklaşmaktaydı. "Bakar mısınız?" dememe kalmadan, hızla geçmekte olan tramvayın önüne usulca bıraktı kendini. Bu kadar yumuşak, bu kadar sitemsiz, raylarda uzayan aracın sesinden başka hiçbir ses duymuyormuşçasına. Çarpma ânında küçük bir sesi dahi duyulmadı. Suya dalıyormuşçasına yalındı. Bu kadar profesyonel ölebilir mi İnsan? diye sordum kendi kendime. Yaşarken öyle anlar ölmekten beter olabiliyor ki İnsan, ve bu beter oluş, çığlıktan bir sessizliğe bırakıyor kendini.. Bunca ruh kaybı, bir profesyonel ölüme gebe kalıyor. Ben bu kadar güzel ölemem. Ne sigarayı küllüğe batırıp söndürüşüm onun kadar yumuşakça, ne bir şarkıya eşlik edişim bu kadar içten ne de yürüyüşüm bu kadar zarif ve kendinden emin. Cafe de aynı şarkı tekrâra dönmüş çalıyordu.
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.