Yatağımın önüne kahverengi bir perde çekilmişti. Sıkıntılı olduğum zamanlar bu perdenin arkasına iltica eder, âdeta o odadan manastıra çekilmişlerin sükûnunu duyardım.
Fakat bu mahlûk, başı önünde oğlan numunesi, bana garip geldi. Benden daha fazla çekingen olduğu hissedilen Rıfat’ı, yaşça benden büyük olmasına rağmen, ötekilere karşı, onu koruyan bir dost vaziyeti almıştım.