Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mücadeleyle Geçen Bir Ömür: Ali Şükrü Bey

Necmettin Alkan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
2. Wilhelm'in Bıyığı Ve İttihadçılar..
1800'lü yılların sonunda Alman İmparatoru II. Wilhelm ile özdeşleşen uçları yukarı doğru bükülen bıyık bırakma tarzı Osmanlı-Almanya yakınlaşmasının gelişmesiyle hızla Osmanlı Devleti'nde İttihadçılar arasında yayılmıştı.. Osmanlı'da ise Enver Paşa ile özdeşleşen o tarz bıyık kısa süre içinde Enver Paşa/İttihadçı bıyığı olarak kamuoyunda anılmaya başlanarak devrin modası haline gelmişti. Öyleki âdeta İttihadçılığın alamet-i farikalarından olmuştu.
Sayfa 283 - KronikKitabı okudu
Bununla beraber farklı etnik unsurların Türk Milleti'yle birlik ve beraberlik içerisinde yaşamaları taraftarıdır. 26 Ocak 1923 tarihli "Tan"da "Kürtler Camiamızın Sarsılmaz Bir Rüknüdür" başlığıyla yayınlanan başyazıda Lord Curzon'un Musul Meselesi müzakerelerinde Kürtlerin Türklerden ayrılmak istediklerine yönelik beyanını sert bir şekilde eleştirmiştir. İngilizlerin söylemlerinin, böl, parçala yönet düsturlarının gereği olduğunu, Kürtlerin bu tuzağa düşmediklerini ifade etmiştir. Kürtlerin Mondros Mütarekesi sonrasında İngilizlere karşı silahlı mukavemetlerinin Türklerle isteklerinin bir göstergesi olduğunu belirtmiştir. Kürtlerin Türk milletiyle bütünleştiğini ve ayrılamayacağını belirtmiştir. İki unsurun sosyal, dini hayat ve çıkarlarının ortak olduğunu, bu durumun birbirlerini tek bir vücutta birleştirdiğini belirtmiştir. Yazısının sonunda şu temennilerde bulunmuştur: "Dün olduğu gibi bugün de yarın da Türk ile Kürt aynı vatanın, aynı davanın muttehid bir müdafii olarak saha-i hayat ve siyasette isbat-vücud edeceklerdir."
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
"Yeryüzünde tarihi, her cins vak'a itibariyle bizimki kadar zengin olan bir millet daha var mıdır bilemiyorum. Fakat riyazi bir kat'iyyet ile biliyorum ki milel-i mevcude içinde mazisini bizim kadar unutmuş hiçbir millet yoktur." Ali Şükrü Bey
" Yeryüzünde târihi, her cins vak'a i'tibârîyle bizimki kadar zengin olan bir millet var mıdır bilemiyorum. Fakat riyâzi bir kat'iyyet ile biliyorum ki milel-i mevcûde içinde mâzisini bizim kadar unutmuş hiçbir millet yoktur." - Ali Şükrü Bey
Sayfa 17 - Kronik KitapKitabı okudu
Topal Osman Ağa'nın Ali Şükrü Bey'i sözde şahsi kızgınlık ve düşmanlığından dolayı öldürttüğüne dair iddialar ne kadar gerçekçidir? Aksi halde bu cinayetin şahsi bir nedenden dolay işlenmediğini akla getiriyor. Ali Şükrü Bey'in cesedinin bulunduğu yer Mühye Köyü civarında bir tarla mı, yoksa Dikmen Bağlan civarında dere kenarında bir kayanın altı mı? Tanin muhabirinin bizzat gidip gördüğü ve haberinde bildirdiği yer diğer kaynaklarda geçen yerden farklı gibi görünüyor. Daha da önemlisi aynı muhabir yarı çıplak bir cesetten bahsederken, diğerleri cesedin paltoya sarılı olduğunu söylüyorlar. Şimdi Ali Şükrü Bey'in cesedinin elinde sandalye ayağı ve kilim parçasının bulunması paltosunda kahve lekelerinin bulunması normal bir durum mudur? TBMM'deki bir mebusu öldürenler böylesine somut delilleri, âdeta kartvizit bırakır gibi, arkalarında ne için bıraksınlar? Sandalye ayağı veya kilim parçasını ceset üzerinde bırakmak bir unutkanlık mı yoksa dikkatsizlik midir? Bu bir hata mı, yoksa kendilerine hiçbir şey olmayacağına dair duyulan aşırı güven midir? Ya da tam tersine sonrasında bir delil üretme midir? Burada çok daha önemlisi Muharrem Çavuş'un, bu evde yapılan ilk araştırmada bir şeyin bulunamadığı iddiası, meseleyi içinden çok daha çıkılmaz bir hâle getiriyor. Bütün bunlardan hangi doğrudur?
Reklam
Ali Şükrü Bey dışarıdan alınan değerlerin İslam dini ve gelenekleriyle uzlaştırılmasını savunmuştur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.