Hakikatların Hakikati tamamıyla, kendi müspet varlığını "yansıtan"
alemde tezahür eder. O, yetkin olduğu için, onun yetkinliğini açığa vuran
alem de yetkindir. Fakat alem bu yetkinliği tahlili olarak gösterirken
sadece İnsan (Yetkin İnsan, Hayvani İnsan değil) onu terkibi bir surette yansıtmaktadır.
İbnu'l- Ar bi Hakikatların Hakikati ya da İlk Akıl v.b., v.b., ye İnsanın
iradi faaliyetine pek fazla benzeyen yaratıcı bir faaliyet atfeder ki, biz
daha önce yaratma, ve Yaratıcı olarak Allah'tan ne anladığını görmüştük.
ibnu'l- Arabi diyor ki: Onun, şeylerin gizli hakikatlarına (ayan es-sabita)
nispeti zihinlerimizin iradi hallerine olan nispetinin aynıdır. Bu yaratıcı
faaliyet yanında, ibnu'l- Arabi, Hakikatların Hakikatına aklilik de atfetmektedir.
Daha önce de gördüğümüz gibi, bunun aracılığı iledir ki, Allah
kendi bilincine varır. Plotinus gibi, ibnu'l-Arabi de, "kendini dü şünmenin
Bir'e değil, (burada Hakikat el-Halarik olan) Zihn'e ait"olduğuna inanır.
Bu bilinç, Yetkin İnsan'da en yüksek noktasına ulaşmıştır. Yaratmanın
amacı, yani Allah'ın bilinme arzusu, O'nda gerçekleşir. Ve yine Yetkin İnsandadır
ki, Allah, Kendisini mükemmel bir şekilde bilir.