Mükemmellik Ayrıntılarda Gizlidir Sözleri ve Alıntıları
Mükemmellik Ayrıntılarda Gizlidir sözleri ve alıntılarını, Mükemmellik Ayrıntılarda Gizlidir kitap alıntılarını, Mükemmellik Ayrıntılarda Gizlidir en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Her zaman dümdüz bir yolda gidemeyiz. Küçük bir taşa takıldın ve düştün diyelim. İçinde barındırdığın endişe, başarıya ulaşma konusunda sana engel olacaktır. Ulaştığımız her başarının arkasında aslında kimsenin görmediği başarısızlıklar vardır. Bunların karşısında da iki seçeneğimiz var; ya duruma üzülmek ve depresif bir ruh haline bürünmek ya da dersimizi aldıktan sonra kalkıp, silkelenerek bir sonraki denemede sonuca ulaşmak...Unutma! İnanç ve korku... Her ikisi de görmediğin bir şeye inanmayı gerektirir. Seçim senin.
Haydi, şimdi lütfen kalk, silkelen ve yoluna devam et. Unutma ki seni cesur ve başarılı yapacak olan, doğru seçimlerindir."
"Biliyor musun, esnemek de mutsuzluk gibi bulaşıcı bir hastalıktır. İnsanlara sirayet ederse hızla yayılır.
Esnemenin bulaşıcı olması, beyinlerimizdeki ayna nöronlarının etkisidir."
"... Sahip olduğumuz ayna nöronları sayesinde insanlar, endişeli birinin gergin beden duruşunu, üzüntülü birinin ise çökmüş ve üzgün halini benimserler. Kişi, dertli birinin yanındayken kendisini dertli, mutlu birinin yanındayken ise mutlu hisseder çünkü ayna nöronlarımız, gözlemlediğimiz bilgiyi kopya etme özelliğine sahiptir.
-Birlikte fazla vakit geçiren insanların hareketleri, ses tonları ve konuştuğu kelimeler, bir süre sonra birbirine benzerlik gösterir. Dolayısıyla birbirlerini sürekli gözlemleyen kişilerin, aynı doğrultuda algı paylaşımı ve duygusal bulaşma hâlini yaşamakta olduklarını söyleyebiliriz. Biri esnerken bizim de bir süre sonra esnememiz buna örnektir. Ayna nöronlarının ateşlenmesiyle beynimiz, bu hissi kendi yaşıyormuş gibi algılar. Bu da bulunduğumuz ortamdan ve konuştuğumuz kişiden bulaşan duyguyu açıkça ortaya koyar. Sonuç olarak tüm bu etkileşimler göz önünde bulundurulduğunda yaydığımız enerji, davranış şeklimiz, vücut dilimiz ve kullandığımız sözler; etrafımızdakiler tarafından algılanıyor, öğreniliyor ve taklit ediliyor.
Kitap sana, 'Okumak yetmez.' dememiş miydi? 'Bilmek sorumluluktur.' dememiş miydi? Yanlışı görmezden gelen, suçlunun kim olduğunu bildiği hâlde üç maymunu oynayan umursamaz kişiden ne farkın var ki senin o zaman?
Bankanın geniş ve ferah holü, yaşamları başarılarla dolu olan "seçilmiş" iş insanlarını karşılıyordu. Farklı ülkelerden gelen bu kişiler, yüzlerinde "önemli işler yapan bilirkişi" maskeleriyle bu "yüksek uygarlık seviyesine ulaşmış" bu "medeni" ülkeye hizmet ediyorlardı.
Asansör kuyruğunda okuttukları kartlarda yazan stajyer, uzman yardımcısı, uzman, grup müdürü,direktör, genel koordinatör ve genel müdür unvanlarının çerçevelediği kimliklerinin ötesinde onlar gerçekte kimdi acaba?
Kalplerinin derinliklerinde kim bilir neler gizliydi. Neydi görünmez açlıkları? Vatandaşlık, vize, para, aidiyet... Ya aşk? Belki de kendilerinden, kendi acılarından kaçmaktı görünmeyen hikâyeleri.
Önemli işler yapar gibi yapmak, mutlu etmeye yetiyor muydu onları?
"Çok eski bir Hint efsanesine göre bir zamanlar bütün insanlar birer tanrıymış fakat bu özelliklerini o kadar kötüye kullanmışlar ki Baştanrı Brahma, onların elinden tanrısal güçlerini alıp hiç bulamayacakları bir yere gizlemeye karar vermiş.
Böylece bütün sorun, gizli bir yer bulmak olmuş. Bir çözüm bulmak için toplanan küçük tanrılar konseyi, şunu teklif etmiş: 'İnsanın tanrısal gücünü toprağa gömelim,' demişler ama Brahma, 'Olmaz, insanlar toprağı kazıp onu bulabilirler.' demiş. 'Öyleyse okyanusların en derinine atalım' demişler. Brahma 'Olmaz, çünkü er ya da geç insanlık bütün okyanusların dibini araştıracak ve kuşkusuz ki bir gün tanrısal gücünü bulup çıkaracak.' diye endişelenmiş. Küçük tanrılar bu sefer, 'O zaman onu gizleyecek bir yer bilemiyoruz çünkü günün birinde yeryüzünde ya da denizin içinde insanın erişemeyeceği yer yok.'diye cevap vermişler. Bunun üzerine Brahma düşünmüş, taşınmış ve 'Bakın ne yapalım... İnsanın tanrısal gücünü, kendi varlığının en derinine gizleyelim çünkü aramayı akıl edemeyecekleri tek yer orasıdır.' diyerek son noktayı koymuş."